"Kader gayrete aşıktır" sözü; insanın iradesini ve kaderini etkileme gücünü gözler önüne seren, etkileyici bir ifadedir.
Bu söz, kaderimizin gayretimizle şekillenebilecek yönünü vurgular.
İnsan, irade sahibi bir varlık olarak bu gayretle, kaderini âdeta bir gergef gibi özenle dokumaktadır.
Sorumluluk bilinciyle hareket etmek de sorumsuz davranmak da insan iradesinin birer yansımasıdır.
Ne yazık ki toplumumuzda hâkim olan kader anlayışı, sorumlulukları bir kenara iten ve gayreti önemsizleştiren, tamamen teslimiyetçi bir bakış açısına dayanmaktadır.
Özellikle felaketler sonrası, kader kavramı ön plana çıkarak insanların çaresizlik duygularını beslemektedir.
Bu durum, sanki yaşanan her şeyin önceden belirlenmiş ve kaçınılmaz olduğu, insan iradesinin bundan bağımsız olduğu algısını yaratmaktadır.
Ancak gerçek şu ki insan gayretiyle birçok şeyi değiştirebilir.
Elbette insan iradesinin de sınırları vardır.
Ölüm gibi bazı olaylar, insanın kaderinin bir parçasıdır ve bunlardan kaçmak mümkün değildir.
Fakat ölümden kaçınmak için önlem almak ve tedbir üretmek de insanın sorumlulukları arasındadır.
Deprem gibi doğal afetler de kaderimiz olarak görülebilir.
Özellikle deprem riski taşıyan bölgelerde yaşayan insanlar için bu durum kaçınılmazdır.
Fakat deprem bölgelerinde sağlam binalar inşa etmek, gerekli önlemleri almak ve sorumluluklarımızı yerine getirmek bizim elimizdedir.
Bu sorumlulukları yerine getirmezsek ve ihmal edersek felaketin daha da büyümesi ve sonuçların daha vahim duruma gelmesi kaçınılmaz hâle gelir.
Bu durumda faturayı kadere kesmek ne kadar doğrudur?
Bireyler olarak, kendi ihmallerimizi ve sorumsuzluklarımızı Allah'a atfetmek yerine gerekli önlemleri almalı ve sorumluluklarımızı yerine getirmeliyiz.
Kendi hatalarımızı ve beceriksizliklerimizi kadere sığınarak örtmeye çalışmak doğru bir davranış değildir.
Asıl önemli olan şey, gayret göstermek, çaba sarf etmek, emek harcamak ve değer üretmektir.
Sorumluluklarımızı hatırlamak ve onları yerine getirmek de bu gayretin bir parçasıdır.
Gayret ve emeğin olmadığı yerde bereket de olmaz.
Bu nedenle, sorumluluklardan kaçan her türlü düşünce ve inançtan uzak durmalıyız.
Bizler gayretimizi ortaya koyarız ve sonucu Allah'a bırakırız.
"Gayret bizden, tevfik Allah'tandır." sözü, bu durumu en iyi şekilde özetlemektedir.
Gayret göstermeden her şeyi Allah'a havale etmek, sorumsuz davranmak ve tüm sorumluluğu kadere yıkmak ahmaklıktır ve vicdansızlıktır.
Hele ki bunu kendi çıkarlarımız için yapıyorsak...
Sorumluluklarımızı hatırlamalı, gereken çabayı göstermeli ve gayretimizi ortaya koyduktan sonra sonucu Allah'a bırakmalıyız.