Bugün “dost acı söyler” düsturuyla yazacağım. Kimse üstüne alınmasın, kimse küsmesin. Gerçi kimsenin üstüne alınıp küstüğü de yok zaten. Asıl sorun olan da bu.

Ortada bir yenilgi var ama kimse üstüne alınmıyor. “Utanmasalar” onu da Erdoğan’a yıkacaklar. 31 Mart seçimleri AK Parti için “ağır” bir yenilgi olmuştur.

CHP’nin en “zayıf” olduğu bir dönemde kazandığı bu zafer AK Parti’nin aldığı yenilgiyi çok farklı bir perspektifle ele almayı gerektiriyor.

31 Mart emperyalist Batı ve muhalefet partilerinin beklediği “Erdoğan’ın yıkılışı” değil; “yeni bir zafer yürüyüşünün” başladığı tarih olmalı. Bunun için yapılması gereken çok önemli şeyler var.

Kazandığı zaferlerden sonra bile, “Halkımızın mesajını aldık. Oyumuzu artırmak için gerekli değişiklikleri yapacağız.” diyerek milletin beklentilerine cevap vereceğini ilan eden Erdoğan, “küçük” değişiklikler yaparak milletin “partide” beklediği “büyük” değişimi yapmadı.

Halk, her seçimden sonra yapılan yanlışların doğru teşhis edilmediğini, yapılması gereken kadro değişikliğinin de yapılmadığını gördü.

Parti üst yönetiminde, milletvekili ve belediye başkanları listesinde beklediği “köklü” değişikliğin yapılmadığını gören seçmende her seçim sonu biriken bir tepki vardı. 31 Mart’ta bu biriken tepkinin patlaması oldu.

Bu tepkiyi görmezden gelmek, bu tepkiyi doğru analiz etmemek, bu tepkiye ikna edici çözüm sunmamak AK Parti’nin bitmesi demektir!

Erdoğan balkon konuşmasında, “31 Mart sadece yeni bir dönüm noktası değil…  Yolumuza yenilenmiş, çok daha güçlenmiş bir şekilde devam edeceğiz.” diyerek çözümün nasıl olacağının da farkında.

ERDOĞAN YENİ KADROLARLA 2028’E HAZIRLANMALI

2028 seçim zaferinin muştusu için parti üst yönetimi, il ve ilçe teşkilatlarında milletin beklediği çok büyük bir “değişime” gidilmeli.

Parti üst yönetimi ve teşkilatların yüzde 99’u değiştirilmeli. Tabiri caizse Erdoğan yeni bir AK Parti kurmalı!

Yoksa milleti 2028 yolunda ikna etmek pek de mümkün görünmüyor. Milletin “değişim” taleplerinin güçlü bir şekilde karşılandığı gösterilmeli. Bunu yaparken görevdeki dava ve yol arkadaşlarını üzmeden, kırmadan ve küstürmeden bu “değişim” yapılmalı.

31 Mart seçimlerinde AK Parti’den aday olmak isteyen belediye başkan ve belediye meclis üyesi adayları partiye “neden” küstürüldü, “nasıl” rakip partinin adayı oldular?

Erdoğan için canını verecek olan seçmen ne oldu da sandığa gitmedi ya da AK Parti’ye oy vermedi? 15 Temmuz’da Erdoğan için kefen giyip sokağa inenlerin 31 Mart’ta sandığa gitmesine “kimler” mâni oldu?

Halk, partinin üst yönetiminde kendisine ulaşılabilen “Ömerleri”, teşkilatlarda kibir abidelerini değil, gönül erenlerini görmek istiyor.

Hani 2019 seçimlerinde İstanbul’da parti broşürü dağıtırken aşağılanan Ömer için “Bana Ömerleri bulun” demiştiniz ya işte halk o Ömerleri istiyor.

Partide bu değişim olmazsa 2028 seçimlerini kazanmak, esen rüzgârı tersine çevirmek kolay olmayacak. İşin ciddiyetini anlatmak için şunu ifade edeyim. II. Abdülhamid mezarından çıkıp gelse seçmenin bu tepkisini dindiremez.

“Dost” acı yazar!