Sanatın temel sorusu olan ‘nasıl’ ile düşünüp amel etmeye çalışmak zor mesele. İnsanoğlunu diğer canlılardan ayıran başat unsur da bu sanırım.
Ve geçmişle geleceğin birbirinin devamı ya da öncesi olmaktan çok öte hakikat arayışının farklı tarifleri olduğunu da düşünebiliriz.
İşte böylesi şeylerle kurcalanırken zihnim, daha önce bu sayfada kaleme aldığım bir yazıyı yeniden neşretmek elzem oldu.
Üzerinde uzun uzun düşünüp elimizdekilerin kesinlikle elimizde olmadığını anlamamız temennisiyle…
***
İnsanoğlu en az 6 bin yıldır sinemayı arıyor. Çok çabalamış. Eski uygarlıklar ilk adımları atmış. Fekat sonrası gelmemiş. Ya da her biri üzerine bir şey koyarak sinemayı doğurmuş. Belki hemen bütün sanatlar için geçerli olmakla beraber, sinemanın 6 bin yıl öncesine dair ilginç bir bağlantısı var. Profesyonel sinema endüstrisinin vazgeçmeden kullandığı ‘storyboard’ denen yöntem, bundan tam 6 bin yıl önce de kullanılmış. Eski Mısır ile özdeşleşen ‘hiyeroglif’, yaşı henüz 100 olmayan storyboard’ın kardeşi niteliğinde. Nicelik bakımından benzerlik şaşılacak boyutta. Enine veya dikine oluşturuluş dar hatlar üzerinde resimlerle meramını anlatmaya çalışan eski Mısır ahalisi (Hititler, Maya ve Aztekler de kullanmış ancak Mısırlılarla özdeşleşmiş durumda) nerden bilecekti ki 6 bin yıl sonra da dünyalılar aynı yöntemi ‘keşfetsin’ ve kullansın.
Storyboard denilen şey İngilizce’den “hikaye tahtası” şeklinde çevriliyor. Lakin biz “film hikayesinin çizimi” olarak özetliyoruz. Senaryo belli olduktan sonra reklam ve sinemada storyboard uygulanır. Yönetmenin, kafasındaki çerçeveleri bütün ekibe anlatabilmesinin bir yoludur bu. Hollywood’da vazgeçilmez olsa da diğer dünya ülkelerinde kullanmayanlar da az değil. Reklamda ise olmazsa olmazdır.
İki resmi yan yana koyduğumuzda ortaya çıkan benzerlik, bize formel algının çok ötesinde şeyler ifade ediyor. Milattan önce 4 bin yılında kullanıldığı bilinen hiyeroglifin çok benzerinin 1900’lerin başında yeniden kullanılmaya başlanması mühim bir ‘devamlılık’. Belki de sinema, 6 bin yıla yakın ara verilen bir köprüyü yeniden tahsis etti. Belki insanlık, 6 bin yıl önce geliştirdiği bir şeye yeniden ulaşma aşamasına gelmiştir. Ne olduğunu bilmiyorum fekat kesinlikle bu tabloda yakın zamanda anlayacağımız bir şeylerin emaresi olduğuna inanıyorum.
Sinemanın günümüz dünyasında teşkil ettiği önemi ve doldurduğu boşluğu düşünecek olursak, beklentisini yaşadığım belirtinin, insanlık tarihini kökten etkileyecek bir gelişme olacağını da varsayabiliriz.
Esasında sinema ile zaten bu süreç başladı. Sinema ve temsil ettiği noktadan sonra artık hiçbir şey eskisi gibi olmadı, olmayacak. Kitleleri peşinden sürükleyen, ‘gerçeklik yaratarak’ bambaşka algıları besleyen, dünü rahat bırakmadan bugünü hapsedip yarının gırtlağına yapışan, hem yara hem deva olan sinemanın işlevinin kıyamet ile bitmeyeceğini de dillendirmek mümkün. Acaba mahşerde bize en küçük iyiliğimiz ve en küçük kötülüğümüz nasıl hatırlatılacak? Bir araç mı kullanılacak? Yoksa insan o günlerin içine yeniden dahil mi olacak ve bunu nasıl yapacak?
Eski Mısırlılarla ilgili efsaneler, iddialar ve cevabı bulunamayan sorular malumunuz. Piramitlerin o dönemde nasıl inşa edildiği bile muamma. Bütün bu muğlak manzarayı iddiama malzeme olarak kullanma cüretini göstererek hiyeroglif-storyboard benzeşmesinin basit bir şey olmadığını ve sinemanın biçimsel ve işlevsel olarak yakın gelecekte tahmin ettiğimizden daha fazla etkili olacağını söyleyebilirim.
Evet, sinema 6 bin yaşında. En az. İlk filme 6 bin yıl önce başlanmış ve 1900’lerde storyboard aşamasının sonrasına geçilerek bu ilk film tamamlanmış. Ya da film daha yeni başlıyor.