Bir Başkadır dizisinin genel değerlendirmesini önceki yazıda yapmıştık. Dizinin yaratıcı unsurları ve biçimsel işlenişine dair değerlendirme uzun yer tutacağından sonraki yazılara demiştik.
Şimdi değerlendirelim…
‘Bir Başkadır’ isminden başladığımızda dizinin bütünlüklü olarak toplumsal okuma yaparken, yakın tarihin beyaz perde ve beyaz ekran alışkanlıklarını araç olarak kullandığını görüyoruz. Müzik kullanımından kamera hareketine, yazı fontundan jenerik uygulamasına kadar film dilini oluşturan her bir başlık üzerinde titiz çalışma göze çarpıyor.
Dizinin başarısı, bahsettiğimiz bu çerçevelemeyi bezdirmeden, bütüne yaymadan, kıvamında kullanmasında… Sahne geçişlerinde kullanılan zoom hareketi, Yeşilçam’ın görüntüyü şekillendiren en baskın karakterlerinden biri idi. Elbette Yeşilçam’ın kendisini biçimsel olarak kopyaladığı Hollywood’da da yakın zamana kadar zoom ciddi bir arguman idi. Sinemada çoğunlukla artık amatörlük olarak görünen bu objektif hareketi, Bir Başkadır’da dilin en kuvvetli duygu taşıyıcısı haline geliyor.
“Bir Başkadır Benim Memleketim” şarkısı ve mottosuna gönderme yapan dizi, cümlenin yarısını kullandığı gibi Yeşilçam ve eski televizyon üretim alışkanlıklarının da bir kısmını diline yansıtıyor. Sahne diline baktığımızda eklektik bir yapı oluşturma çabası zoom hareketinin peşi sıra uzun planlar, sabit sahnelerle 2000 sonrası Yeni Türk Sineması’nın güncel ve başarılı bir çalışmasını izler gibi oluyoruz. Mizansene yüklenen akışkanlık, kurguda fazla başvurulmayan kesmeler, sadece ve sadece sahnenin ihtiyacına göre kullanılmış. Sinematografi ve kurgu, Türkiye’nin bir dönemini anlatan, nostalji unsuru barındıran ve hikayesinde yer alan bu göndermeleri biçime de yansıtan bir dizi için fazlasıyla başarılı. Türkiye’nin bir dönemi ve günümüzde de yaşanan toplumsal kutuplaşmayı ele alan dizi kendi içerisinde de biçimsel olarak iki kutba işaret ediyor ve buna rağmen kendi dilini muhafaza ediyor. Bir Başkadır, kesinlikle Türkiye şartlarının çok üzerinde bir dizi… Dolayısıyla diziyi sinema ürünü olarak değerlendirmeyi daha doğru buluyorum.
Sinematografide ciddi bir bilinç dikkat çekiyor. Mesela dizinin ilk 2 bölümünde Meryem ile psikiyatrın karşılıklı konuşmalarında çerçeveler hep aynı. Simetrik kompozisyon ve öznele yakın bakış açısı söz konusu. Sonraki bölümden itibaren ise bu simetrik yaklaşımdan vazgeçiliyor. Hem karakterlerin kat ettikleri yol sayesinde meydana gelen değişim ve dönüşüme işaret etmek adına, hem de görsel statiğin kolaycılığa kaçma izlenimi oluşturmaması için yapıldığı anlaşılan bu değişimi takdir etmemek elde değil.
Sinemanın görsel yeteneğini kullanabilmek açısından ciddi bir alegori de tercih edilmiş. Söze ihtiyaç duymayacak, daha doğrusu sözün yoracağı anlatımdan uzak durmak adına görsel temsil tutarlı bir sinematografik karakter olarak hikâyeye hizmet etmiş.
Doğala yakın ışık kullanımı, sakin kamera hareketleri ve oyunculukları destekleyen ve atmosferin sahiciliğini perçinleyen en önemli unsurlardan biri… Sinemamızda son 20 yıldır önemine ve karakter olduğuna kâni olunan ışık için böylesine titiz ve tutarlı yaklaşım gösterilmesi Bir Başkadır’ın zoru başardığı başlıklar arasına giriyor
Oyunculuk, Türkiye’de diziler söz konusu olduğunda Yeşilçam’ın güncel yansıması ya da ‘beyaz cam’ın mübalağalı sürekliliği şeklinde bir manzara karşımıza çıkıyor. Bir Başkadır bu tabuyu da kırıyor. Oyunculuk, biçimin önde gelen unsurlarından biri olarak başarılı şekilde hikaye, sinematografi ve kurgu diline uygun halde sunuluyor. Sahiciliğin üst düzeyde olduğu dizide oyuncuların her biri ne denli başarılı karakter temsilcileri olduğunu gösteriyor. Ve elbette oyunculuk meselesinde takdiri hak eden en başta yönetmendir. Zira Bir Başkadır, yönetmen sinemasının dijitak platformdaki dizi ürünlerinden biri olarak yönetmenin tarzını ve yaklaşımını yansıtıyor. Senaryosu doğru olmayan, ne almak istediğini bilmeyen yönetmenin elindeki bir çalışmanın oyuncusu ne kadar iyi olursa olsun gerekli sonucu veremez. Dolayısıyla oyunculuk başlığında yönetmenden senariste, oyuncudan görüntü yönetmenine kadar geniş halkada bir tebrik yelpazesi oluşuyor.
Netice itibariyle Bir Başkadır, biçimsel açıdan mayın tarlasında dolaşan fekat her dezavantajı olumlu sonuca bağlayan, yaratıcı tarafı üst düzey bir sinema ürünü (dizi demeye dilim varmıyor) olarak kayıtlarda yerini aldı.