Aslında Türkiye Uzay Ajansı’nın hedeflerinin açıklanması ile alakalı heyecandan yola çıkarak “artık bizim de uzak filmimiz olmalı” gibi bir yazı kaleme alacaktım. Her yazı öncesi olduğu gibi biraz araştırma yapayım, dedim. Gördüm ki, Ay’a gidebilecek olmamızdan ötürü bırakın heyecan duymayı, “ne işimiz var Ay’da” sloganlarıyla “istemezük” taifesi canhıraş çabalıyor. En baskın söylem ise “millet aç aç”!

Sene olmuş 2021 ve hala “ne işimiz var Ay’da” diyebilen insanların olmasına dair şaşkınlığım ile araştırma sonuçlarına göz gezdirdim. Konu; Açlık!

Evet... Maalesef dünyanın en temel sorunlarından biri. “Komşusu açken kendisi tok yatanlar” sebebiyle dünya geri dönülemez bir sona ilerliyor. 2020’de aç insan sayısı bir önceki yıla göre 10 milyon kişi artmış. 2 yıl öncesine göre ise 60 milyon artış söz konusu. Şu an dünyada açlık sınırının altında yaşayan kişi sayısı 700 milyondan fazla. Yani her 10 kişiden 1’i aç!

Uzay filmimizin yapımı meselesini sonraki yazılara ertelemek durumunda kaldım. Zira böyle bir dertle yüz yüzeyken yazmamak olmazdı (sanki ben yazınca sorun çözülecek!).

“Sen sinema yazıları yaz, sana ne” diyen de olur elbet. Haksızlar mı? Haksızlar elbet. Zira herkes meseleyi kendi zaviyesinden yazmak durumunda.

Dünyada açlık meselesinin çözülemez boyuta ulaşmasından sinema ve diğer kitle iletişim araçlarının rolü nedir?

Hadi bakalım, bombayı bıraktım ortaya. Cevap verin!

Siz düşünürken ben kendi cevabımı ileteyim...

Belki de en büyük müsebbiplerden biri sinemadır. Çünkü filmler ve diziler eliyle dünya halklarına bir yaşam standardı dayatılıyor. Belli şekilde yaşamadığınız takdirde kendinizi iyi hissetmemeniz sağlanıyor. Siz farkında olmasanız da böyle kodlanıyorsunuz. Haliyle de tüketim çılgını bir yaratığa bürünüyorsunuz. Siz ne kadar tüketirseniz dünyanın başka bir bölgesinde ve hatta hemen yanı başınızda, komşunuzda açlık ihtimali artıyor. Ara sıra insanlara iyilik yapmak, sadaka vermek de içinizi rahatlatıyor. Bundan sonra da açlıkla boğuşan insanlar için en fazla üzülüyorsunuz. Fekat siz üzerinize düşeni yaptığınız için rahatsızlığınız belli bir seviyenin üzerine çıkmıyor.

Rahatsızlık seviyenizi her açıdan belirleyen de küresel sistemin kodlarını dayatan kitle iletişim araçlarının manipülasyonu elbet.

Özgürlük vaat eden postmodern sistemin nasıl bir kölelik sistemi oluşturduğunun basit bir göstergesi bu.

Dünyada açlığın giderilmesi için gereken para miktarı 1.5 trilyon dolar kadar. ABD’nin gayrisafi yurt içi hasılası 21 trilyon dolar. Avrupa’nın gayrisafi yurt içi hasılası ise 22 trilyon dolar kadar. Çin’in ise 14 trilyon dolar...

Yani dünyanın birkaç ülkesi bir araya gelse 10 yıllık bir planlama ile dünyanın açlığını bitirebilir.

Peki, yaparlar mı? Hayır! Çünkü açlık bitince sağlık sektörü çöker. Ve benzeri sektörler sorun yaşar...

Bu arada...

Uzaya gitmenin açlıkla alakası yok. ABD uzay yarışında lider. Ancak sadece ABD’de aç sayısı 50 milyondan fazla. Bu da nüfusun 6’da 1’i kadar.

Ne diyorduk; uzay filmimizi yapmalıyız. Nasılsa her şekilde açlık yaşayacak!