Sinema 20. yüzyıla damgasını vuran sanat dalıdır. 21. yüzyılda da farklı format ve mecralarda varlığını güçlü bir şekilde sürdürmektedir. Başlangıçta bir eğlence aracı olarak algılanan sinemanın etki gücü kısa zamanda fark edilmiş, gücü elinde bulunduranlar için zamanla bir manipülasyon aracı haline gelmiştir. Özellikle devletler, toplumları yönetme ve yönlendirmede etkili olan sinemadan çok yararlanmışlardır.
Faşist Hitler yönetimi için sinema müthiş bir silahtı. 1935 yılında Hitler tarafından yönetmen Leni Riefenstahi’ye yaptırılan İradenin Zaferi adlı yapım, çok kaliteli bir propaganda filmi olmuştur. Aynı durum, komünist Sovyet rejimi için de geçerli idi. Lenin, komünizm ideolojisinin gerçekleşmesinde, sanatların en önemlisinin sinema olduğunu vurgular. Dziga Vertov, Kameralı Adam filmiyle, kamera ile gerçekleri yakalamanın peşinde koşar. Onun ideolojisinin emrine verilen kamera, bir gün sakıncalı bulunarak Stalin tarafından, elinden geri alınır. Bu iki örnek, ideolojinin emrindeki sinemanın nasıl facialara yol açtığının en acı göstergesidir.
Yedinci sanat olarak adlandırılan sinema, yapım öncesi, çekim ve yapım sonrası işlemlerle fevkalade zor ve meşakkatli bir iştir. Edebiyat alanında roman ve hikâye yazarı tek başına yeterli olurken sinemada çok sayıda kişinin emeği söz konusudur. Bu nedenle sinemanın yapımı konusunda özgür olmak da zordur. Büyük bütçeler, çok kişinin katılımı, özgürlük alanını zora sokan konuların başında gelmektedir.
Pandemi nedeniyle uzun süre sinema salonlarından uzak kalan seyirci tekrar geri gelmemiştir. Dünyanın her yerinde olduğu gibi, ülkemizde de sinema sektörü, pandemide çok büyük zarar görmüştür. Yerli filmlerini yüksek oranda izleyen ülkelerin başında gelen Türkiye’de, seyirci bütünüyle sinemaya dönmemiştir.
Sinema salonlarının dışında, festival ve marketler aracılığıyla da filmler dünya seyircisiyle buluşmaktadır. Özellikle sanat içerikli yapımlar için festivaller, yegâne seyirciye ulaşma mekânlarıdır. Alınan ödüller, yeni filmlerin yapımı için teşvik unsuru olmaktadır.
Özgür sinemanın zorluğundan söz ettik. Bir de sinemada özgürlük konusu var. Dünyanın farklı bölgelerinde yaşanan sıkıntıları ele alan, zor zamanlarda kahramanlık yapanların hikâyelerini anlatan filmler de oldukça ilgi görmektedir. Başından en çok olay geçen milletlerin başında Türkler gelmektedir. En son 15 Temmuz darbe girişimini püskürten milletimiz, dünya devletlerine de örnek olmuştur. Bu kötü hatırayı tekrar yaşamamak ve unutturmamak için sanatın bütün alanlarında etkinlikler yapılmalıdır.
15 Temmuz Derneği tarafından Kültür ve Turizm Bakanlığının destekleri ile gerçekleştirilen 3. On5Sıfır7 Film Haftası’nda dünyanın farklı coğrafyalarından 20 film seyirciyle buluşacak. Askeri darbeler, ırk ayrımcılığı, bağımsızlık savaşları, insan hak ve ihlallerinin işlendiği dünya sinemasının baş yapımları, Sinema Müzesi Atlas Sineması, Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi ve Bağlarbaşı Kongre ve Kültür Merkezi’nde beş gün boyunca gösterilecek. Kırgızistan’dan Sadık Şir-Niyaz, Azerbaycan’dan Elhan Caferov, İran’dan Hüseyin Laleh ve Türkiye’den Derviş Zaim onur konuğu olarak yer alıyor.
15 Temmuz gibi girişimleri yaşamamak, dünyada yaşananlardan ibret almak için ders niteliğinde, dünya klasiği 20 film, bir hafta boyunca ücretsiz olarak gösterilecek.