Sinemada yepyeni bir döneme girdik. Büyük bir memnuniyet resmediliyor. Öyle de sayılır. Sinema salonu sahipleri hariç herkes durumdan memnun.

Malum tartışmayı hatırlarsınız. Yılbaşında patlamış mısırdaki promosyon üzerinden kopan fırtınada Cem Yılmaz, Yılmaz Erdoğan, Şahan Gökbakar gibi isimler devreye girmişti. Kültür ve Turizm Bakanı’na kadar çıkmışlardı. Neticede bir yasa ile tartışmalı durum netliğe kavuşturuldu. Ocak ayının sonunda çıkarılan yasa 1 Temmuz’da yürürlüğe girdi.

Yeni yasanın getirdiklerini kısaca özetlemek gerekirse…

Sinema filmi öncesi gösterilen reklamların süresi 10 dakikayı geçemeyecek.

Fragman gösterim süreleri de kısıtlandı. En az 3, en fazla 5 dakika olacak. Kamu spotları ve sosyal sorumluluk projeleri bunlara dahil olmayacak. Bu kurallara riayet etmeyen sinema salonu işletmecilerine salon başına 50 bin TL ceza verilecek.

Esas tartışma konusu olan promosyon konusunda da salon işletmecileri artık ‘kafasına göre’ iş yapamayacak. Sinema biletini içeren abonelik, promosyon, kampanya ve toplu satış faaliyetleri gerçekleştiremeyecek. Yapımcı ile dağıtımcısı arasında anlaşmayla belirlenecek indirimli bilet fiyatlandırmaları bu kapsamın dışında tutulacak.

Bu başlıklar kamuoyunda tartışılan hususlara dair olanlar. Kanunun, sektörü doğrudan ilgilendiren maddeleri de var…

Öncelikle sinema destek kurulları ayrılıyor. Bugüne kadar her türlü başvuruyu aynı kurul değerlendiriyordu ve bu akıl almaz bir iş yükü idi. Artık proje geliştirme, ilk uzun metrajlı kurmaca film yapım, uzun metrajlı sinema film yapım, ortak yapım, senaryo ve diyalog yazım, animasyon film yapım, kısa film yapım, belgesel film yapım, çekim sonrası, dağıtım ve tanıtım ile yerli film gösterim destek türlerinde yapılan başvuruları değerlendirmek ve desteklenecek olanları belirlemek üzere, sayısı dördü geçmemek üzere “destekleme kurulları” oluşturulacak.

En yeni kurul ise Dizi ve Yabancı Filmleri Destekleme Komisyonu… Çok faydalı olacağına inanıyorum. Fakat dizi filmlerin nasıl destekleneceği hususunu da merak etmiyor değilim.

Ülke içinde üretilen veya ithal edilen sinema filmlerinin, ticari dolaşıma veya gösterime sunulmasından önce değerlendirilmesi ve sınıflandırılması yapılacak. Değerlendirme ve sınıflandırma sonucunda uygun bulunmayan filmler, ticari dolaşıma ve gösterime sunulamayacak. Değerlendirme ve sınıflandırması yapılmamış olan sinema filmleri, festival, özel gösterim ve benzeri kültürel ve sanatsal etkinliklerde ancak “18” yaş işaretiyle gösterilebilecek. Bu madde ‘sansür’ iddiasıyla eleştirilmişti. Sansür mevzuunun popüler söylem gibi bir şey olduğunu düşünmediğim için bu hususu şimdilik geçiyorum.

Destekler daha önce şartlı kredi şeklinde veriliyordu. Artık tamamen hibe olacak. Ve destek miktarı bütçenin yüzde 50’sini aşamayacak.

Enteresan ve çok önemli bir madde daha var. İhtiyaç sahibi sinema sanatçılarına destek verilecek. Bunun tam olarak nasıl olacağı ayrıntılandırılacaktır. Fekat ilginç olduğu kadar güzel de bir uygulama olacaktır. Elbette ‘ihtiyaç sahibi’ muamelesinin ne olacağı da önemli. Bekleyip göreceğiz.

Sektörü ilgilendiren birçok madde daha var. Burada ayrıntılandırmaya satırlarımız yetmez. Ancak sektör için çok iyi bir gelişme olduğu kesin.

Yalnız…

Dağıtım sorunumuzu zerre çözmeyecek bir durumdayız. Temel sorunlarımızdan biri bu. Daha önceki yazılarda da değinmiştik. Yeri geldiğinde yine gündeme getireceğiz. Kanun bu çerçevede genişlemeli ve hatta belki de sadece sinema salonu sahipliği ve film gösterimi hususunda kanun çıkarılmalıdır.