İnsan pek çok şeyin kıymetini elinden gittiği zaman, kaybettiği zaman ve istese de elde edemediği zaman anlıyor. Aslında ne kadar da acı bir haslet. Varken kıymet bilmeyip yokken bulamıyor olmak…
Bu zamanlar da tam öyle zamanlar sanıyorum. Elimizde olan her şey için bir kez daha tefekkür etmenin ve kıymetini anlamanın tam vakti. Aslında bu da bir nimet. Zira anlamak için bazen ağlamak gerekiyor. Acısını çektiğimiz şeyleri belki de daha kolay anlıyoruz.
…
Bütün bunlar olurken illa da birilerinden bir şey beklemeye de gerek yok. Devlet onu yapmadı, bunu eksik bıraktı, şunu fazla yaptı demek de çok anlamlı değil. Zira anlıyoruz ki şu anda yapılacaklar da ve onun neticesinde olacaklar da bizim elimizde.
Şöyle bir hikâye hatırlıyorum;
Zamanın birinde iki kardeş varmış, ikisi de çok akıllılarmış. Etraflarındaki herkes bu çocukların zekasına hayret eder ve her yerde onları anlatıp dururlarmış. Gün gelmiş öğrendikleri tüm bilgi bu çocuklara yetmez olmuş. Bir gün babaları onları dağda yaşayanalim bir dervişe götürmeye karar vermiş.
Çocuklar, dervişin yanında bir zaman çok mutlu olmuşlar ama sonra sıkılmaya başlamışlar.
“Dervişin bilemeyeceği bir soru bulmamız lazım” diye düşünmüşler.
Çocuklardan biri bir gün” Buldum “diye sevinmiş.” İki elimin arasında bir kelebek koyacağım ve “Avucumun içinde bir kelebek var. Canlı mı, ölü mü?” diye dervişe soracağım“Ölü” derse kelebeği bırakacağım. “Canlı” derse avucumun içinde bastırıp da öldüreceğim. Her ne derse desin cevabı bilemeyecek.
Sonra, gitmiş dervişin yanına kapalı tuttuğu ellerini dervişe doğru uzatmış.
Ve sormuş:
“Avucumun içinde bir kelebek var: canlı mı, ölü mü?
Derviş cevap vermeden önce uzun süre kızın gözlerine bakmış, bakmış tebessüm etmiş ufaktan ve cevaplamış:
“Senin elinde evladım. Senin elinde…
…
Ezcümle şimdi de öyle, bizim ellerimizde. Her ne olacaksa ve nasıl olacaksa bizim şu anda yaptıklarımız onlara sebep olacak.
…
Ve bütün bunlar bittiğinde dilimizde keşkeler, içimizde pişmanlık, gözümüzde yaş olmasın Allah’ım…
Hem şimdi evde kalmak sonra hiç evde olamamaktan iyidir değil mi?