İsrail'in 9 Ekim'de Gazze'ye tüm elektrik, yakıt ve suyu kesmesinden bu yana hastaneler, hayat kurtaran kaynakların eksikliği nedeniyle yüksek sayıda ağır yaralı hastayla dolup taşıyor.

Gazze'nin kuzeyindeki doktorlar, İsrail'in şiddetli hava saldırılarını ve kıyı bölgesine yönelik kuşatmasını üçüncü haftasında da sürdürmesi nedeniyle insani bir "felaket" alarmı veriyor.

Hava saldırılarında yaralanan hastalar, hamile kadınlar, çocuklar ve böbrek yetmezliği olan kişiler en kötü etkilenenlerden sadece bazıları. Hâlâ hizmet verebilen hastaneler; jeneratörlerle çalışıyor ve sağlık yetkilileri bu jeneratörlerin de uzun süre dayanamayacağını söylüyor.

Gazze'nin en büyük hastanesi El Şifa'da doktorlar, buraya sığınan binlerce yerinden edilmiş, korunmasız sivile ek olarak yoğun bir yaralı akınıyla karşı karşıyalar.

Gönüllü bir yoğun bakım doktoru olan Bassel Amr, tek seferde getirilen yaralı sayısının, hastanenin kapasitesinden çok daha fazla olduğunu vurgulayan şu ifadeleri kullanıyor: "Katliamlar sırasında aynı anda hazırlanan ve kullanıma elverişli 17 ameliyathanemiz var. Ancak bu yeterli değil. Yaralıların çoğunun ameliyat edilmesi gerekiyor. Bir seferde sadece 17 kişiyle ilgilenme kapasitemiz var; geri kalanlar sıralarını beklerken bazıları gözünüzün önünde ölüyor ve ameliyathaneler dolu olduğu için onlara yardım edemiyorsunuz.”

Amr ve meslektaşlarının karşılaştığı en travmatik durum, bazı vakalara diğerlerinden daha fazla öncelik vermek zorunda kalmaları. Gazze’deki doktor, yaşadıklarını anlatırken "Bir hastanın hayatını kurtarmak için diğerinin hayatını riske atmak gibi zor bir karar vermek zorunda kalıyoruz." ifadelerini kullanıyor.

Geçtiğimiz çarşamba günü Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA) Gazze'deki 35 hastaneden en az 12'sinin; İsrail bombardımanının verdiği hasar ve İsrail'in kuşatma altındaki bölgeye yakıt sevkiyatını kesme kararı nedeniyle hizmet dışı kaldığını açıkladı.

OCHA, 72 sağlık kliniğinden 46'sının kapandığını ve devam eden ağır bombardımanın binlerce insanı herhangi bir tıbbi yardımdan yoksun bıraktığını aktardı.

Bu durumun, aralarında kuvözlerdeki yeni doğmuş bebekler, yoğun bakım ünitelerindeki yaralılar ve böbrek diyalizi hastalarının da bulunduğu binlerce insanın ani ölümüne yol açacağı söyleniyor.

Hastanelerin tehlikeli bir şekilde aşırı kalabalık olduğu kaydediliyor. Gazze'de yaklaşık 1,4 milyon kişi ülke içinde yerinden edilmiş ve binlerce kişi de hastanelere sığınmış durumda.

Uluslararası kuruluşlar, bölgede temiz su bulunmaması nedeniyle su kaynaklı hastalıkların ve uyuzun yayılması konusunda uyarıda bulunuyor.

Acil tedavinin travmatik zorluğu bir yana doktorlar, tedavi bekleyen binlerce hastanın gelecek günlerde karşılaşacakları zorluklara da dikkati çekiyor. Hastanelerine gelen yaraların türünün, özellikle de yara izi ve şekil bozukluklarının, çatışmaların sona ermesinden sonra başka bir sağlık krizine işaret edeceğini belirtiyorlar.

Doktor Amr’a göre "Yaralıların birçoğu yaşayacak ama acılarını dindirmek için uzun süre ilaç kullanmak zorunda kalacak. Bu durum da bağımlılığa yol açabilir. Diğerleri ise engelli olarak yaşayacak."

Hastanelerde ciddi bir malzeme sıkıntısı yaşanıyor. Bölgedeki hekimler, "Başlangıçta tıbbi malzeme sıkıntısı vardı; şimdi ise yoğun bakım ünitesinde boş yatak, oksijen, tıbbi malzeme ve sterilizasyon malzemesi sıkıntısı var.” uyarısında bulunuyor.

Gazze'nin şu anda kefen sıkıntısı çektiğinin ifade edilmesi de içimizi acıtan bir başka gerçek.

Gazze’den bir hekim, "Şehitleri örtmek için yeterli kefen bulamamaktan daha kötü bir şey yok; bu yüzden onları çöp torbaları ve eski bez parçalarıyla sarıyoruz.” diyor ve ekliyor: "Fiziksel ve duygusal olarak tükenmiş durumdayım ama bu benim görevim ve bunu yerine getirmeliyim.”

Bilanço giderek ağırlaşıyor; üstelik daha da ağırlaşacağını bizzat ilk müdahale ve tedaviyi üstlenen Gazze hekimleri dile getiriyor:

"Şimdi devam eden bir kuşatma var. Yakında bitecek olan yakıtla birlikte, insani bir felaket kapıda bekliyor. Bölümümüzdeki hastaları ve muhtemelen tüm hastanedeki binlerce hastayı kaybedeceğiz."

İnsanlık zor bir sınavdan geçiyor. Bizler, değiştirici gücün tek sahibine inanıyoruz. O ise bizi ‘insan’ kılan gayretten sorumlu tutuyor.