İsrail saldırılarının bilançosuna henüz enkaz altında kalanlar eklenmedi. Toplu mezarlarda bulunan sivillerin işkenceyle infaz edildiği gerçeği, katliamın insanlık dışı boyutlarını gözler önüne seriyor.
Yaşına, cinsiyetine bakılmadan ailelerinden zorla koparılıp götürülen çoğu insanın akıbeti belirsiz. Haber alınanlar ise meçhule yazılan birer insanlık dramı hükmünde. İsrail katliam askerlerinin, ailesinin gözleri önünde saldırdığı; istismar edip öldürdüğü Filistinli sivillerin travması hepimizi hayattan soğutuyor.
92 YAŞINDAKİ KADINA ACIMADILAR
Hiçbir vahşet İsrail için imkânsız değil. Onursuzluğun tarihini yazıyorlar. Savaş ve esir hukuku onların kitabında yazmıyor. Naifa adındaki yaşlı kadın, İsrail’in binlerce kurbanından sadece birisi. Şimdi ona ne olduğuna bakalım.
İsrail güçleri 92 yaşındaki Naifa Rizq al-Sawada'yı ailesinden ayırdı ve adı açıklanmayan bir yere götürdü. Yaşlı kadın, haftalar sonra ölü bulundu. Ailesinin, İsrail ordusunun evlerine yaptığı baskının ardından büyükannelerine ne olduğunu öğrenmesi belirsizliğin verdiği acı dolu iki haftayı aldı.
Büyükanne, İsrail askerlerinin mart ayı ortasında Gazze Şeridi’nin batısındaki El Şifa Tıp Kompleksi ve çevresine düzenlediği saldırı sırasında ailesinden ayrı düşmüştü. Kızının anlattığına göre, alzaymır hastası olan 92 yaşındaki Filistinli kadın, torununun yanmış yatağında kömürleşmiş bir kemik yığını halinde bulundu.
‘ONA BİZ BAKACAĞIZ’ YALANI
Yaşlı kadının gelini, olanları dehşet verici ayrıntılarıyla anlatıyor. Bir İsrail askerinden yaşlı kadını onlarla birlikte serbest bırakmasını istedikleri ancak askerin bunu reddettiği söyleniyor.
Asker, "Ona biz bakacağız." demiş . Aile, onu geride bırakmak zorunda kaldıktan sonra iki hafta boyunca Sawada'nın akıbetini öğrenemedi. Daha sonra komşularından ordunun binayı ateşe verdiğine dair haberler aldılar. Ancak büyükannenin alevler içinde kalmadan önce dışarı çıkarılıp çıkarılmadığını görmek için binaya geri dönemediler. 1 Nisan'da İsrail ordusu bölgeden çekilince aile, eve ulaşarak Sawada'nın kömürleşmiş kalıntılarını buldu. 69 yaşındaki kızı Maha al-Nawati'ye göre Sawada'nın son anlarında ne olduğu bilinmese de aile "canlı canlı yakıldığını” düşünerek yıkıldı.
İsrail askerleri gidince aile, çıkartıldıkları eve koşmuş. İlk başta, oturma odası ve yatağının yakıldığı yatak odası da dâhil olmak üzere evde yaşlı kadını bulamadılar.
Kızı Nawati, karşılaştıkları korkunç manzarayı, "Çatıya çıktılar ve yeğenim ile kocasını buldular; şehit edilmişlerdi. Ordu onları vurmuş ve yakmış. Vücutları kömür olmuştu.” diye anlatıyor.
SİVİLLERİ CANLI KALKAN YAPTILAR
İsrail askerlerinin El Şifa Hastanesinin bölümlerine yaptıkları baskınlarda Filistinlileri canlı kalkan olarak kullandıklarına dair haberler ışığında, aile kayıp kızlarının oraya götürülmüş olabileceğini düşündü.
Engelinden dolayı yürüyemediği ve konuşamadığı için uygun bakım sağlanmadan bırakılmış olabileceğinden korkuyorlardı. Ancak ortaya daha da kötü bir senaryo çıktı.
“Yeğenim ve kocası şehit edildi. Ordu onları vurdu ve yaktı.” diyen Nawati, böylece aile fertlerinin İsrail ordusu tarafından canlı kalkan olarak kullanıldığını anlattı.
ACI DOLU DEFİN
İsrail'in Gazze'ye yönelik geniş çaplı katliamının ve Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerini kuşatmasından bu yana, birçok aile İsrail saldırılarında hayatını kaybedenleri evlerinin içine, sokaklara ya da evlerinin yakınındaki parklara ve tarım arazilerine gömmek zorunda kaldı. Birçoğu, çürümeye başlayan aile üyelerinin cesetleriyle aynı evde kalmaya katlandı; İsrail ateşinden korktukları için onları dışarıya gömmek üzere pencereleri ya da kapıları açamadılar.
İşgal ordusu tarafından yakılarak öldürülen yaşlı kadının ailesi, annelerinin kemiklerini beyaz bir beze sararak İsrail saldırılarının en başında ordu tarafından öldürülen 22 yaşındaki torununun yanına gömdüğünü anlatıyor.
Annesinden geriye sadece birkaç kemik kaldığı fikri, şimdi Mısır’da annesinin mezarından yüzlerce kilometre uzakta olan Nawati'nin kurduğu şu cümleyle aklından çıkmıyor:
"Şu ana kadar ne yaptıklarını düşünmeden edemiyorum. Neden? Evi yakmadan önce onu nasıl bırakabildiler? Annem her zaman başkalarına yardım ederdi, bu yüzden Allah’ın onu daha iyi bir yere götürdüğünden eminim."
Bu eminlik hâli, bu onurlu insanların imanından geliyor.