Bir bayramı daha sevdiklerimizle geride bıraktık. Sevdiklerini ebediyete uğurlayanlarımız bayramı dualarla yâd etti. Her ramazanı içimizde bir Filistin burukluğu ile geçirmenin hüznünü de sırtladık. Siyonist İsrail’in Müslüman avı için ramazanı seçmesi yıllardır içimize ateş salıyor. Bu defa kana ve ateşe doymayan sırtlan ordusu ve onun hamileri bu ateşi aylardır körüklüyor.

Kuşatma altındaki bölgede yaşayan Filistinli sivillerin çoğu sevdiklerini kaybetti ve günlerini kendilerinin de öldürülebileceğini bilerek geçiriyor. Gün doğuyorsa batması, batıyorsa bir daha doğması için kimsenin bir garantisi yok.

Altı aydır süren savaşta çoğunluğu masum çocuk ve kadınlardan oluşan 33 binden fazla Filistinli şehit oldu ve kuşatma altındaki bölgenin büyük çoğunluğu harabeye döndü. Gazze halkı bu şartlarda bayram sevinci yaşamaktan çok uzakta.

İsrail aynı zamanda Filistin topraklarına yardım akışını da kısıtladı ve bölge sakinlerinin çoğunu temel gıda maddelerini almak için bile canlarını bedel olarak ortaya koyacakları bir tehlike ile yüz yüze bıraktı. Açlıktan ölümler arttı, yardım malzemeleri için bekleyen insanlar vuruldu.

Hâl böyleyken bayram, bu coğrafyada bir huzur ve sevinç sebebi olmadı.

Eski bayramlardan hasretle bahseden 53 yaşındaki Rawan el-Zard "Bu yıl çocuklar bombalamalardan duydukları korku nedeniyle sevinçten mahrum kaldılar." diyerek durumu hepimiz için özetliyor.

Gazze’nin mahzun sakini el-Zard, “Her evde ya bir şehit ya bir yaralı var” diyerek Gazze için bayram bakiyesini çıkartıyor.

Her gün 37 çocuk annesiz kalmaya devam ediyor. Eli öpülesi anne ve babaları kalmayan çocukların bayram yetimi olmasında sadece İsrail’in payı vardır diyebilir miyiz?

Çok değil bundan önceki bayramlarda Gazze anneleri, yaşadıkları onca sıkıntıya rağmen ramazan ayının son iki haftasını bayram gününe hazırlanarak geçirirdi. Evlerini süsler, çocukları için kıyafetler alır ve geleneksel Filistin tatlıları hazırlardı.

Bu yıl bayram sadece kaybedilenleri, geniş ailelerinden yitirdikleri onlarca ferdi anmakla geçiyor. Harabeye dönen evlerinden geride bir fotoğraf bile kalmamış.

‘SAVAŞ HER ŞEYİ YOK ETTİ’

Gazze ikiye bölünmüş durumda. Bugün Gazze'nin kuzeyinde, İsrail'in yıkım seferberliğinin enkazı arasında sevdiklerini kaybederek sıkışıp kalmış olanların yanında güneye sığınanlar da akıbetlerini bekliyor.

Gazzeli anne Ajour, "Savaş her şeyi yok etti." diyor. Onun "Kendimi mutlu ya da güvende hissetmiyorum. Bayramlaşmak için kız kardeşimle konuştum. Ona bir sonraki bayrama kadar iyi olacağımızı söyledim ama konuşamadım ve ikimiz de ağlamaya başladık." demesi vicdanları sızlatıyor.

Bayramın bu yıl kutlanamayacağını Gazzeli çocuklar da peşinen kabullenmiş. Ajour, yedi yaşındaki oğlu Yasin'in kendisine, bu kadar çok insanın öldüğü bir bayramda mutlu olamayacağını söylediğini anlatıyor. Borç aldığı parayla ona ve diğerlerine bayramlık kıyafetler aldığını ama onların bunları giymeyi reddettiğini söylüyor.

Gazzeli annenin sözleri bütün ümmetin bayramını hüzne boğuyor: "Tüm bu acı, kayıp ve açlıkla yaşayacağımızı hiç beklemiyorduk. Barış içinde yaşamamıza izin vermiyorlar. Savaş şimdi bitse bile yaşadığımız travmaları atlatmak için yıllara ihtiyacımız olacak.”

AMENTÜ İNSANLARI

Müslümanlar için Ramazan Bayramı, bir ay boyunca gündüz saatlerinde yiyecek ve sudan mahrum kaldıktan sonra bir nevi normal rutine dönüşü temsil ediyor. Ancak Gazze'deki Filistinliler için yeni normal, oruç tutarak geçirilen bir günden çok daha zorlu bir hayatta kalma mücadelesi anlamını taşıyor. Altı ay önce yaşadıkları dünyadan geride sevdiklerinden çok azı ve çok az şey kaldı.

Gazze sakini İyad İslim, tehlikenin kutsal günlerinde bile azalmadan devam ettiğini şu sözlerle anlatıyor: "İsrail işgal ordusunun uçakları hâlâ alçak irtifada uçuyor; sanki bize kutsal günlerimizde bile öldürmeye devam edeceklerini söylüyorlar."

Müslümanlar için yaşamın tüm işaretlerinin yok edildiğini ifade eden İslim, "Bayram namazlarını kıldığımız camileri bile yıktılar." diyor ve ekliyor: "İşgal sosyal, kültürel ve dinî hafızamızı silmeye çalışıyor ama güçleri yetmiyor çünkü biz kararlı insanlarız."

Filistinlilerin bu kararlı ve onurlu tavrı, hepimiz için bir amentü dersi olmaya devam ediyor.