Bir ruhun, zihniyetin, menfaat ve iktidar için birbirine zıt ve ne kadar marjinal uçlara savrulabileceğinin en müşahhas halini, CHP’li bir belediye başkanı ortaya koydu…
Semiyolojik olarak rakının ve zemzemin hangi toplumsal zeminlerde, ne ifade ettiğini izaha gerek bile yoktur sanırım…
Aynı cümlede yan yana gelmelerinin tuhaflığı bile çok şey söylüyor olmalı…
Ama söz konusu CHP ve onun iktidar için her yolu “mübah” gören zihniyeti olunca çok da şaşırmıyor insan…
Çünkü şaşılacak ne varsa zihniyet, tarihiyle, bir sıradanı haline getirdi…
Şimdi düşünüyorum da ilkeleri olan bir siyasi parti oy için “rakı içene rakı, zemzem içene zemzem ısmarlayın” diyerek bu çapta bir savrulma yaşar mı?
Bu açık savrulmayla, seçmenin güvenini sağlayabilir mi?
İktidar uğruna batırmaya çalışmadıkları bir tane değer ve kurum bıraktılar mı?
İstismar edilmeyen kimlik ve inanç kaldı mı?
Hakikatin çıplaklığını ve sadeliğini bile bir istismar aracı olarak kullanıp, ona süslenmiş yalan ve komplo elbiseleri giydirerek, gizemli hale getirmenin yollarını hala denemeye devam ediyorlar…
İnsanın merakını tahrik ederek, doğuştan eğilimlerini sömürüp her hakikate “şirk” koşmaya, her resmî açıklamayı daha doğarken şüphe ile boğmaya çalışıyorlar…
Gerçek bir tane iken, giydirdikleri yalan ve şirk elbiseleriyle istedikleri kadar sahtesini üretip, kafalarda ciddi karmaşalar meydana getiriyorlar…
Bu yolla devletin bütün kurumlarının, milleti aldattığına inandırmaya çalışıyorlar…
Bunun ne büyük bir kötülük olduğunu anlayamaz isek, hepimiz çöken yapının altında kalırız…
Çünkü saldırdıkları şeyler, toplumsal yapının taşıyıcı kolonlarıdır…
Hem de binlerce yıldır tahkim edilmiş, harcını bütün nesillerin kardığı kolonlar…
Ahlakı yozlaştırmaya, güven duygusunu yerle yeksan etmeye, hakikat ağacını kurutmaya tarihte kimse bu denli azmetmemişti sanrım…
Evet, dar alanlarda ve kısa periyotlarda belki daha şiddetlileri olmuştur, lakin ulusal hatta küresel boyutta daha ötesinin olduğuna kaynaklarda hiç rastlamadım…
Çok merek ediyorum; acaba çökertilmiş bir yapının enkazı içinde kalan hangi koltuk, huzurlu bir oturmayı vadedebilir?
Ya da hiç kimsenin birbirine güvenemediği hangi toplum, mensuplarına huzur verebilir…
Çıkarları için hakikatle savaşan bu yalancılığın ve komploculuğun arkasında, beyni çok daha önce yıkanmış arsız bir nefis vardır…
Bütün erdemlerini yitirmiş vicdan, merhamet, insaf duyguları ölmüş bu yalancılık ve komploculuk en kesif haliyle saldırırken, 2023 seçimleri çok daha derin sorumluluklar yüklüyor…
Rakı ile zemzemi aynı masaya koyanlar bir daha gösterdi ki ilk insandan beri mücadele hiç değişmedi…
Asıl mücadele hala yalan/batıl ile hakikat arasındadır ve herkes gardını buna göre almalıdır…