Bizim medeniyetimiz acılara saygılı olmayı emreder. Anadolu’da komşu bir evde cenaze varken yüksek kahkaha bile atılmaz. Acılar da sevinçler de paylaşılır.
Aysel Tuğluk’un annesinin cenazesinde yapılanlar utanç vericidir. Bu nasıl bir insanlıktır ki bir ölüye bile tahammül edemiyor?
Tuğluk’un siyasi görüşlerine, duruşuna üslubunuza katılmayabilirsiniz. Zaten katılmadığımız için farklı yerlerde siyaset yapıyoruz.
Lakin farklı düşünmek, farklı inanmak başkasının acısına kezzap dökme hakkı vermez.
Aynı şeyin annenize, babanıza yapıldığını düşünün. İnsan her acıya dayanır ama bir avuç toprağı bile çok gören bir zihniyete katlanamaz.
İşte insanları böyle böyle yabancılaştırıyoruz.
Böyle böyle kamplara ayrılıyoruz.
Ölüye saygısızlık eden diriye saygı duyar mı?
Toplumlar parçalanmadan, kimlikler arasındaki mesafeler açılmadan ülkeler parçalanmaz. Parçalanma dediğimiz şey öncelikle duygusal parçalanmadır. İnsanların bir kısmını düşman gibi görmektir.
Bazıları bu olayı spesifik bir olay gibi görebilir. Doğrudur, bir olaydan yola çıkarak genelleme yapılmaz. Ancak tedbir alınmadığı takdirde spesifik olanın zamanla yaygınlaşması, genel bir eğilim halini alması mümkündür.
Tuğluk ile düşüncelerimiz hiç uyuşmadı, yaptığı siyaseti, karıştığı olayları hiç tasvip etmedim. Ama ona yapılan kendime yapılmış gibi rahatsız oldum. Düşüncelerimiz farklı olabilir nihayetinde hepimiz insanız.
Bu ülkeyi bir bütün halinde tutmak ve bunu ilelebet sürdürmek istiyorsak toplumun bir kısmını öteki kısmından ayıran davranışlara tolerans göstermemeliyiz. Terörü, ayrılıkçılığı bu gibi tavırlar besler.
Türkiye 40 yıldır terörle mücadele ediyor, ateşten bir çemberden geçiyor. PKK hep kavganın kendisi ile güvenlik güçleri arasında olmaktan çıkıp toplumlar arasında kavga ve çatışmaya dönüşmesini istedi. Maşeri vicdan bu tuzağa düşmedi, asırlardır bir arada yaşayan insanların hasımlaştırılmasına yol vermedi. Şimdi bir avuç kendini bilmez yüzünden Tuğluk üzerinden toplumsal ayrışmalar tetiklenmek isteniyor. Bu çapulcu sürüsü bilerek veya bilmeyerek PKK’nın amaçlarına hizmet etmiştir.
Herkes bilmelidir ki alevi suni iki ayrı din değil, aynı iman mihverinde farklı duyuş ve hissediş biçimleridir. Ayrılık itikadi değil daha çok siyasi ve hissidir. Dolayısıyla kimse bu ülkenin insanlarına şu veya sebeple birbirinden uzaklaştıramaz. Terörü, bölücülüğü besleyen işte bu tip davranışlardır. Ölüsünü tepkiler yüzünden alıp vatanın başka bir köşesine götürmek zorunda kalan bir insan ne düşünür? Biz böyle mi millet olacağız, böyle mi bütünleşeceğiz?
Bir insan olarak Tuğluk’un acısını paylaşıyorum. Bu olay siyasette kullanılan dilin ne kadar önemli olduğunu göstermiştir. Kullandığımız dil kamplaştırmamalı, insanları karşı karşıya getirmemeli. Ayrıştırarak kazanan aslında kaybeder. Nefret dili döner er geç sahibini vurur. Peygamberimiz Müslim gayrimüslim ayırımı yapmadan herkesin cenazesinin önünde kalkmış, insanların acısına saygı göstermişti. Sahi biz kimin ümmetiyiz Allah aşkına?