Zinuniler,Eftasiler,Amiriler,Dammariler,İfraniler,Kasımiler,Tayfuriler,Bekriler,Haruniler vs. Şimdi bu isimler de nedir diyen soranlar olabilir. Burada dokuz isim saydım ama sayıları aslında yirmi beş civarında. Bunlar, Endülüs düşerken bölgedeki aşiret devletlerin adları. Birbirlerine karşı zaman zaman Hiristiyanlarla iş birliği yapacak kadar didişip boğuşan bu devletler, İspanya Kralı Ferdinand karşısında birlik olamadıkları için yıkılıp gitmişlerdir.
Dış politikada etkili olmanın yolu içeride birlik olmaktır. Devletler güçlerini sadece zenginliklerinden almazlad, birlik olmak da zengin olmak kadar önemlidir.
Bugün milli devlete karşı çıkanların da nihai hedefi Türkiye’yi kabileleştirmektir. Lazistan, Kürdistan, şu istan, bu istan söylemlerinin arkasında bu amaç vardır. Endülüs Emevileri tek devlet oldukları dönemde büyük bir medeniyetin öncüleri olmuşlardır. Ne zaman ki parçalanmışlar, yirmi beş prensliğe bölünmüşler, İspanya karşısında bir mukavemet hattı oluşturamamışlar, sökülüp atılmışlardır. Muhyiddin Arabi’leri çıkaran o topraklarda bugün İslam’a ait tek bir iz bırakılmamıştır.
Birliğini kaybeden her şeyini kaybeder. Yıkılıp giden medeniyetler hepimiz için derslerle doludur. Partilerimiz, siyasetlerimiz, inançlarımız, fikirlerimiz farklı olabilir ama özerklik, bölgeselleşme, federalizm adı altında kabile devletlerine bölünürsek bu topraklarda tutunamaz, silinip gideriz. Bu bakımdan, özellikle milli konularda her türlü ihtilafı bir tarafa bırakarak güç birliği yapmak zorundayız. İftiharla belirteyim ki, Kudüs konusunda bütün partilerimiz ABD’nin nobran tavrı karşısında aynı duyarlılığı göstermiş, muhalefetini sıra milli konulara gelince sınırlamıştır. Bu politik beraberlik hükümetimizin de elini güçlendirmiş neticede, Sayın Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde BM Genel Kurulunda tarihi bir karar çıkmıştır.
Kudüs meselesi düşünülürken Endülüs’ün nasıl yıkılıp gittiğini bir defa daha hatırlamakta fayda var. Bugün Arap ülkeleri arasında da ortak politikalar oluşturacak bir zemin bulunmuyor. Kimi İsrail’i ebedi düşman ilan ederken, kimi İsrail ile ilişkilerini geliştiriyor. Söz gelimi Mısır ile İsrail arasında dostluk ilişkisi varken diğer bazıları arasında diplomatik ilişki bile yok. Ortadoğu’da birçok Arap devleti var ama İsrail ve Kudüs meselesinde ortak bir politikaları yok. Arap devletleri İsrail ile değil birbirleriyle yarışıyorlar. Tıpkı Endülüs’ün son zamanlarında olduğu gibi Arap dünyası aşiret devletleri şeklinde parçalanmış durumda. ABD ve İsrail’i cesaretlendiren de bu politik parçalanmışlıktır.
Bir gün İslam dünyası ortak politikalar geliştirebilir mi, geliştirebilir. Bunun yolu Lider bir ülkenin İslam dünyasını sarsması, birlik içinde hareket etmeye mecbur edecek askeri ve siyasi güce ulaşmasıdır. S.Ahmet Arvasi’nin, “Türk milleti güçlü olursa İslam dünyası güçlü olur, Türk milleti zayıflarsa İslam dünyası zayıflar” şeklindeki tespitine katılıyorum. İslamların onurunu korumak için Türkiye’mizin güçlü olması şarttır. Doğulusu,batılısı,kuzeylisi, güneylisi ile bunun için çalışmalıyız.Biz kaybettik İslam dünyası kaybetti, biz kazanırsak İslam dünyası da kazanır.