Katalonya olayı bazılarının aklını başına getirmiş midir bilemem. Ama özerkliğe olumlu bakanların ne kadar yanıldıkları bir defa daha ortaya çıktı.
Katalonya’nın her şeyi vardı. Eğitim onlara bağlıydı, ayrı meclisleri, başbakanları vardı, ama bu onlara yetmedi. Özerkliğin bağımsızlığa giden yolda bir ara istasyon olduğunu bir defa daha bize gösterdiler.
İspanya uzun süredir özerk bölgeler oluşturmanın sıkıntısını yaşıyor. Bazı yetkileri özerk bölgelere devrederek onları -milli bütünlüğe- daha çok bağlayacağını sandılar, tam tersi oldu. Katalonya’da İspanyolca kapı dışarı edildi. Şimdi de İspanya kapı dışarı ediliyor.
Biz burada Barzani’nin bağımsızlık referandumunu seyrederken İspanya hükümeti seyretmedi, bunun bağımsızlık ilanının alt yapısı olacağını gördü ve müdahale etti. Burada Barzani’yi seyretmemizi isteyenler İspanya’nın sert müdahalesini görünce -Barzani’ye- endeksledikleri demokrasi ve özgürlük anlayışlarını gözden geçirmeye bile gerek görmediler.
AB belki de Katalan sorunu ile karşı karşıya kalmasaydı, Barzani’nin bağımsızlık referandumundan sonra Kuzey Irak’ı tanımak için sıraya gireceklerdi. Şimdi Batı da benzer bir sorunla karşı karşıya. Ya her zaman olduğu gibi çifte standartlı davranacak yahut her önüne gelenin bağımsızlık ilanına karşı çıkacak. Çünkü bu şekilde devam ederse dünya köy ve kasaba devletlerinden oluşan bir nevi çağdaş aşiret devletlerine dönüşecek. Böyle bir dünyanın sonu kaostur.
Bu noktada Barzani’nin bu cüret ve cesareti nerede bulduğunu sormak, sorgulamak gerekiyor. Kendi ayakları üzerinde duracak imkânlara sahip olmayan bir bölgenin devletleşme iddiası taşıması sadece kendi cesareti ile izah edilemez. Barzani’yi itekleye itekleye bu noktaya getiren ABD’dir. Nitekim referandumdan sonra ABD’nin takındığı tavır bunun göstergesidir.
Bir büyükelçilik görevlisinin casusluk iddiasıyla gözaltına alınması ikisinin aranması nasıl bir dost ve müttefik(!) ülke ile karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. 15 Temmuz’un arkasında da ABD’nin emsalsiz dostluğu(!) vardı.
Türkiye ciddi bir saldırı ile karşı karşıyadır.
Bir tarafta darbe kalıntıları, öbür tarafta Kuzey Irak’tan başlayarak Türkiye’ye uzatılmak istenen etnik devlet tasarımları ülkemizin hedefe alındığını gösteren en önemli göstergelerdir. Kısa bir süre önce çözüm adı altında ülkemizi tuzağa düşürmek isteyenlerin hedefi de Barzani Irak’ı gibi bir yapılanmayı burada tatbik etmekti. Şükür, PKK’nın sabırsızlığı bu oyunu boşa çıkardı.
Türkiye’nin hem Kuzey Irak referandumundan hem de Katalonya’dan önemli dersler çıkardığını düşünüyorum.
Hâlâ ulus devleti tehlike olarak gören ve onu dağıtmayı ülkeyi birleştirmek olarak anlayan varsa bin defa düşünmesini tavsiye ederim.
Eğer ulus devlet olmasaydık, bir Irak veya İspanya’da biz olurduk…