AK Parti’nin kuruluşundan kısa süre sonra girdiği ilk seçimi kazanarak iktidar olmasının ardından Türkiye’de yaşanan demokratik değişim ve elde edilen ekonomik başarılar Arap halklarına ilham verdi.

Arap Baharı sürecinin kendi iç dinamikleri olsa da Arap gençliğinin Türkiye’ye gıpta ile baktığı ve kendi ülkesinde de benzer başarılar görmek istediği gerçeği inkâr edilemez.

Demokrasiyle yönetilen bir İslam ülkesi olarak Türkiye’nin son yıllarda gerçekleştirdiği atılım bölge halklarına örnek oldu.

Türkiye’ye gelip gidenler ülkenin çehresinin nasıl değiştiğini gözleriyle gördüler.

Devrimlerin birbiri ardına patlak vermesiyle bölgedeki diktatör rejimlerin Türkiye’ye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a duydukları düşmanlığın tavan yapmasının nedeni de budur.

Bu süreçte Türkiye’ye ve Erdoğan’a duyulan sevgiyi yok edebilmek için kirli propagandalara başvurdular.

Gezi kalkışmasında, 15-17 Aralık kumpasında, MİT TIR’larına operasyon ihanetinde ve daha birçok gelişmede Türkiye’den malum kesimlerin servis ettiği yalanları papağan gibi tekrarladılar.

“Benim vatandaşım nasıl olur da bana değil Erdoğan’a hayran olur, benden çok onu sever?” diye soruyorlardı.

Bu nedenle Türkiye’de darbe girişiminin başladığı ilk anlarda çok ama çok sevinçliydiler.

Mursi gibi Erdoğan da devrilecekti.

Darbe girişiminin başarılı olacağından neredeyse yüzde yüz emindiler.

O kadar ki, darbe yanlısı Mısır gazeteleri ertesi günü Türkiye’de ordunun Erdoğan’ı devirdiğini ve yönetime el koyduğunu söyleyen manşetlerle çıktı.

Allah’ın da bir planı olduğunu unuttular.

Sabaha doğru darbe girişiminin başarısız olduğu anlaşılınca şoka girdiler.

Adeta dilleri tutuldu.

Ne diyeceklerini bilemediler.

Darbe karşısında halkın ortaya koyduğu efsanevi direnişin görüntüleri gelmeye başladıkça ağız değiştirdiler.

Darbe girişiminin senaryosu Erdoğan tarafından yazılan bir tiyatro oyunundan ibaret olduğunu söylemeye başladılar.

Türk halkının darbecilere karşı elde ettiği tarihi zafer sonrası adeta kafayı yediler.

Çıldırmış gibi saldırıyorlar.

Türkiye’yi karanlık günlerin ve kaosun beklediğini, Erdoğan’ın cadı avı başlattığını ve daha da diktatörleşeceğini, ordunun AK Parti milisleri tarafından aşağılandığını vesaire sayıklıyorlar.

Çünkü çok korkuyorlar.

Türkiye’deki başarısız darbe girişimi, Arap Baharı’na karşı başlatılan karşı devrimin devamı niteliğindeydi.

Mısır’dan sonra Türkiye’de de demokrasiyi ezip bölge halklarına ilham veren son örneği yerle bir edeceklerdi.

Fakat başaramadılar.

Arap Baharı karşıtları Türkiye’de duvara çarptı.

Bundan sonra onlar için gerileme süreci başlayacak.

Türk halkının darbe girişimine karşı gösterdiği kahramanlığın, bölge halklarına ilham vermesinden ödleri patlıyor.

Elinde sopayla darbecilerin karşısına dikilen kadının, tankları durdurmak için hayatını hiçe sayan gencin, uçaklar rahat inip kalkamasın diye tarlasındaki ürünü yakan köylünün darbeciler karşısında yeterince direniş gösteremeyenlere ders vermesinden korkuyorlar.

Kahire ve İskenderiye sokaklarının yeniden hareketlenmesinden, Mısır ordusunda da Ömer Halisdemir gibi vatansever yiğitlerin çıkmasından, askerin ve polisin bir kısmının halkın özgür iradesinden yana tavır almasından, darbe girişimlerinin başarısız olabileceğinin fark edilmesinden endişe duyuyorlar.

Üniforma içinde küçük dünyaları yaratmış havasında olan darbeci generallerin süt dökmüş kedi gibi görüntüleri kendi başlarına da gelebilecek akibeti hatırlatıyor.

Korkularının nedeni bu…