Soykırıma kitlesel muhalefet karşısında Batılı gazeteciler ve kanaat önderleri; katliamları İsrail'in Hamas'a karşı yürüttüğü bir savaş olarak göstermeye devam ediyor.

Batı medyasının önde gelen gazetelerinde Gazze hakkında yazan tüm köşe yazarlarının İsrail yanlısı ya da Yahudi olması tesadüf ya da bir komple teorisi değil. Bu tanınmış ve konforlu köşe sahiplerinden hiçbirinin Arap ya da Filistinli olmadığını da belirtelim. Her ne kadar topyekûn bir İsrail güzellemesi yarışına girseler de okuyucular, Gazze’de sivillerin ve çocukların İsrail eliyle katledildiği gerçeğine her gün, her dakika şahit oluyor. Hâl böyleyken küresel medya elitleri, İsrail hamiliğini sürdürüyor. Batılı köşeler propagandaya devam edecek; zira para geldikçe ittifak devam eder.

Oysa Batılı halklar, savaşın dehşetine anında telefonları vasıtasıyla gazetecilerin ve aktivistlerin aracılığı olmaksızın, sivillerin paylaştığı video, görüntü ve hikâyelerin yer aldığı sosyal medya üzerinden erişebiliyor. Vahşete ve dehşete tüm dünya anbean şahit oluyor.

Adaletten ayrılmayan herkes, İsrail'in Hamas bahanesini kullanarak okul, hastane, cami, kilise ve mülteci kamplarını vururken tüm Gazze'ye karşı bir Nekbe gerçekleştirdiğini görüyor.

Mızrak çuvala değil; artık çadırlara sığmıyor.

ALGI MANİPÜLASYONU TUTMADI

Ortada büyük bir medya hegemonyası mücadelesi var. Bir yanda ne kadar süsleseler beğendiremedikleri bir İsrail’in Batılı medya hamiliği, diğer yanda vicdan hareketini dalga dalga büyüten bir haber alma ağı... Konvansiyonel algı mühendisliği, eski düğmelere basarak insanları manipüle etmenin bilindik kodlarıyla hareket ediyor. Ancak oyun tutmadı. Dünya, Gazze ile başka bir çağa uyandı; bunu hesap edemediler.

Örneğin İngiltere’de 2003 yılında düzenlenen Irak savaşı karşıtı protestolar, esas olarak ‘Savaşı Durdurun Koalisyonu’ tarafından organize edilmiş ve önemli bir işçi hareketini de arkasına almıştı. Bugünkü protestolar ise hem genç ve çeşitli hem de ademimerkeziyetçi bir yapıya sahip. Bu protestolar önemli sayıda Müslüman, Hristiyan ve küresel çoğunluğa sahip. Bu haklı isyan, gerçek bir taban kitle hareketine evrildi. Filistin ile dayanışma; tüm dünyanın sahiplendiği, adalet ve özgürlüğü haykıran toplu bir sese dönüştü.

Bu şiddetten uzak sivil protestolar; Batılı siyasi elitin siyonist, ırkçı ve savaş yanlısı tutumunu istikrarsızlaştırma potansiyeli taşıyor. Tarih bunu hafızalara böyle kazıyacak.

SİYASETTE PROTESTO DEPREMİ

Savaş karşıtı protestolar savaşı durduramayabilir ancak savaş yanlısı propagandaya ve savaşa verilen elit siyasi desteğe meydan okuyabilir; denizaşırı militarizmi kışkırtan ve destekleyen liderleri zora sokabilir hatta onların siyasi kariyerine ciddi zararlar verebilir.

İnsanlar sadece sokaklara dökülmekle kalmıyor; yerelden merkeze bütün politika yapıcılara baskı kuruyor. Siyasetçiler binlerce seçmenlerinin e-postaları, mektupları ve protestolarıyla dile getirdikleri adalet taleplerini görmezden gelmeye devam edemezler. Seçmenler, temsilcilerinden İsrail'in soykırım ve etnik temizliğine açıkça karşı çıkmalarını ve kalıcı ateşkes talep etmelerini bekliyor.

Batılı medya kendi çukurunu kazadursun, seçimlerin gelip çattığı Batı memleketlerinde şimdiden bir ikbal paniği var.

Mazlumlar çok bekledi, şimdi onlar düşünsün.