LGBT lobisi küresel yelpazede, çok boyutlu biçimde örgütlenmiş, sürekli ve senkronize şekilde hareket etmektedir.

Son dönemde ciddi kazanımlar elde ettiler.

İlk ve tarihi kazanımları; 1978’de Amerikan Psikiyatri Birliği’nin DSM-4 tanı kitabından LGBT fiillerini ‘cinsel kimlik bozukluğu’ kategorisinden çıkararak bilimsel olarak ‘normal’ kategorisine dönüştürmeleri ile oldu.

Bilim alanındaki “zafer” hukuk ve siyasete taşındı. Ve daha fazla taraftar toplamak için tüm medya faaliyetlerine ağırlık verildi.

Şimdi son gelişmelere bakalım… Neler oluyor da biz bunları gündeme alıyoruz?

En net ifadeyle; bu azgın azınlık artık çığırından çıkmış durumdadır. Küresel destek, bu grubu şımartmakta ve her zaman daha fazlasını istemektedirler. Öncelikle desteğin boyutlarını görelim.

*Küresel sermaye grupları LGBT’ye destek verdiklerini paylaşmak için birbirleriyle yarışmakta. Siemens, Decathlon, İletişim Yayınları, Çiçek Sepeti, HepsiBurada.com, Nutella, Bosh, IKEA, English Home, Zara, US Polo gibi pek çok yerli ve global firma desteklerini açıkladılar.

*Pek çok dernek ve vakıf maddi destek vermektedir ve pek çok projede LGBT projeleri ile ortak çalışmaktadır. Bazıları; 43 ülkede örgütlü olan AnnaLindh Vakfı, ABD menşeyliArcus Vakfı, Chrest Vakfı, Avrupa Gençlik Vakfı ( EuropenYouth Foundation), Avrupa Kültür Vakfı İşbirliği Fonu, Birleşmiş Milletler Kalkınma Fonu, Avrupa Komisyonu, Birleşmiş Milletler Demokrasi Fonu, BM Kadın Birimi vs. Ülkemize döndüğümüzde; Açık toplum Vakfı, Çağdaş Eğitim ve Kültür Vakfı, ASHOKA, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Hayat Sende Derneği, Sen de Gel, 360 journos vs. Bize ulaşan liste çok uzun olduğu için bazılarını alıntıladım.

*Konunun siyaset ayağına baktığımız zaman ülkemizde ne yazık ki iki, siyasi parti bu grubun sözcülüğünü yapmakta. CHP ve HDP’li belediyeler özel günlerde açıktan mesaj yayınlayarak taraflarını açık etmişlerdi.

*Medya kurumlarına baktığımızda reklam ve dizi sektöründe durum tam bir facia. Komik veya sempatik roller özellikle LGBT imajıyla verilmekte ve bu durum yeni nesle çok kötü örneklik teşkil etmektedir. Sosyal medyada fenomen olan LGBT üyelerinin ciddi finansla desteklendikleri açıktır. Böylelikle şaşalı hayatları dikkat çekmekte ve özenti oluşturma gayreti hedeflenmektedir.

ÇOCUKLARIMIZI KORUMALIYIZ!

LGBTİ+ azgın azınlık tabirinin gereği fiillerine + olarak pedofiliyi de eklemiş durumda. Yayınladıkları afişlerde bir yetişkinin bir çocuğa cinsel ilgi duyduğu açıkça gösterilmektedir.

Eşcinselliği aşıp ensest ve sübyancılığı “normal” gösteren afişler, açıklamalar bize gösteriyor ki büyük bir tehlikenin eşiğindeyiz. Tüm dünyanın çocukları için buna dur demenin zamanı geldi. Pedofili suçtur ve suç olarak kalmalıdır. 7 yaşındaki bir çocuğu kılıktan kılığa sokup, meydanlarda rol model olarak sunmak, bir insanlık suçudur. Trans eğilimini çocuk yaşına kadar indirgemek, çocukların ruh ve beden dünyasına adi bir şekilde tecavüz etmek büyük ahlaksızlıktır. Buna izin vermeyeceğiz!

Şükür ki pedofili bilimsel olarak hala bir hastalık kategorisinde yer alıyor. Fakat ülkemizdeki Tabipler Odası da, Psikiyatri örgütleri de LGBT’ninpedofiliyi gözlerine kestirmesini görmezden gelmektedirler.

LGBT’YE KARŞI DEĞERLERİ KORUMA SEFERBERLİĞİ

LGBT’nin bu çıkışına önce Kızılay Başkanı Kerem Kınık’tan tepki geldi. Kınık,“insanlık onurunu çiğnetmeyeceğiz. Fıtratı ve çocuklarımızın ruh sağlığını koruyacağız. Sağlıklı yaradılışı bozan ve iletişim gücü ile anormali normal gibi gösterip pedofilik hayalleri çağdaşlık diye gencecik zihinlere zerk eden her kim olursa olsun mücadele edeceğiz. Yok öyle!” dedi. Açıklaması LGBT’nin ağababaları tarafından tepkiyle karşılandı. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ise bu tepkilere karşı; “ Kerem Kınık, hayatını tüm dünyadaki çocukları korumaya adamış bir doktordur. Susturulmayacağız!” diyerek en net ifadeyle bir tavır sergiledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan bu gündeme önemli bir açıklamayla damga vurdu. Erdoğan, konuşmasında halkımızı sapkın propagandaya karşı tutum almaya davet etti. Bu çağrı en az 15 Temmuz gecesi demokrasiye sahip çıkma çağrısı kadar önemlidir. Dün devleti uçurumun kenarından alan halkımız, bugün de değerleri muhafaza etmek için seferberliğe kalkışmalıdır.

SEFERBERLİK NASIL OLACAK?

LGBT propagandasını etkisizleştirmek; çok boyutlu bir anlayışla, fert ve grup çalışmalarıylave örgütlenerek başarılabilir.

Mücadelenin özet formülünü şu şekilde oluşturabiliriz.

1- Ekonomik tepki- boykot: LGBT’ye açıktan destek veren tüm firmalardan alış veriş yapmayarak, insanlık değerlerini korumak adına önemli bir adım atmış olacağız.

2- Aileler çocuklarına dönmeli: Çocuklara şartsız-koşulsuz sevgi ve ilgi vermeli, daha fazla zaman geçirerek tehlikelere karşı uyanık olmalı ve konuya dair bolca okuma yapmalı.

3- Akademi-medya-sivil toplumörgütlenmesi: Psikoloji bölümleri LGBT’nin adeta tiksindiği bir terapi olan Onarım Terapisi’ni geliştirecek yayınlar ortaya koymalı. Psikologlar bu konuya dair daha fazla hizmet vermeli. ABD’de yıllarca hizmet veren ve sayısız LGBT üyesini tedavi eden bu ekol ülkemizde de uygulanmalı. ABD’deki NARTH gibi bir kurum kurulmalı.

Sivil toplumda eksiğimiz yine akademideki gibi çok derin. Bu konuya odaklı dernekler kurulmalı. LGBT karşıtlığı kadın-aile dernekleriyle ancak yardımcı misyonla yapılabilir, bu dernekler üzerinden süreç yürütülemez. Bu konuya insan kaynağı, para ve zaman ayırmak zorundayız.

Medya ise zaten içler acısı… Bu konu ayrı bir yazı konusu. Allah yardımcımız olsun.