Bu ülkede yaklaşık yüz yıldır toplumun insani değerleri batıl ideolojilere kurban edildi.
Bu kahrolası orkestranın şefliğini de yıllarca Kemalist rejim üstlendi.
Öyle ki, her on yılda bir, kendilerine zorla dinletilen saçmalıklardan bıkan halka farklı ideoloji ve izm’ler dinletmeye kalktılar.
Halk bıktı ama onlar çalmaktan bıkmadılar.
Nice şefler tükettiler.
Bir zaman sonra içi bomboş olan bu ideoloji ve izm’lerin farkına varan halkı bu kez de kelime oyunlarıyla uyuttular.
Daha da olmadı, bu kez de güya yerli olan milliyetçiliği, ırkçılığı öne sürdüler.
Yani anlayacağınız Allah’ın lanetlediği her yola yolcu oldular, peşleri sıra milyonları badirelerden badirelere sürüklediler.
Şimdi sırada son kozları olan mezhepçiliği fırına veriyorlar, bu yolunu kaybetmiş, kör ve hastalıklı zümre!
Ancak hepimiz çok iyi biliyoruz ki, Allah’ın emir ve istekleri doğrultusunda yola çıkmayanları, Allah bir zaman sonra yarı yolda bırakır.
Sadece bırakmakla kalmaz, aynı zamanda onların gerçeği görme basiretini de ellerinden alır.
Kör bırakır aydınlığın orta yerinde!
Bu geçmiş tüm zamanlarda da böyleydi.
Şimdi tam dört yıldır Suriye’de, çoluk çocuk, kadın ihtiyar demeden 300 bin insanı hunharca katleden aşağılık bir Esed’i görmeyen bu kör güruh “Alevilere zülüm ediliyor” diyor.
Bre gafiller!
Kimin kime zulmettiğini, kimin kimi öldürdüğünü, kimin soykırım ve katliam yaptığını bütün dünya alem görüyor, biliyor.
Daha dün 1 Mayıs kutlamalarında boynunda yüz binlerce mazlumun kanı, vebali olan Esed ve Hizbullah’ın bayrağı sizin elinizde değil miydi?
Siz ne salak bir zihniyetsiniz!
Hem utanmadan ve sıkılmadan zalimin bayrağını taşıyor hem de mazlumlardan bahsediyorsunuz.
Yoksa “kuzu postuna bürünen kurt” tabiri sizin için mi kullanılmıştı!
Hatta siz bunu bile beceremiyorsunuz.
Üstündeki kuzu postu yırtılmış canavarın keskin dişleri sırıtıyor alttan.
Şimdi çıkmış muhalifler “İşte bak Aleviler katlediliyor” diyor!
Oysa biz Suriye’yi kan gölüne çeviren Esed’inize haşa, bir kere bile Nusayri-Şii-Alevi demedik!
Biz ona Allah’ın o fiili işleyenlere koyduğu “ZALİM” sıfatıyla seslendik.
Ve savaşmayanların hepsine “MAZLUM” dedik.
Şimdi size hodri meydan diyorum!
Mademki hak, hukuk ve adaletten yanasınız,
Mademki sizin için en değerli olan şey insandır,
Mademki siz zalimden yana değilsiniz,
O halde hadi çıkın ve haykırın!
Deyin ki: “Ey Beşar Esed, mazlum halkın üstüne varil bombaları atma!”
Ey Beşar Esed, masumlara işkence etme, kadınların ırzına geçme ve tutukladığın sivil insanları serbest bırak!
Ey Beşar Esed, muhaliflerle erkek gibi savaş!
Ona sesiniz ulaşmıyorsa, Banyas’ta kundaktaki bebeklere bile acımayan Mihraç Ural’ınızla sesinizi ona ulaştırın.
Bakın biz sesleniyoruz.
Ve diyoruz ki: “Ey muhalifler, Suriye topraklarında değil çocukları, Kürt, Türk, Arap, Acem, Ezidi, Nusayri-Alevi-Şii- hiçbir sivili öldürmeyin!
Öldürmeye hakkınız yok!
İnancı, ırkı ve mezhebi ne olursa olsun sivilleri öldürmek Allah katında haramdır!
Siz sivilleri öldürdükten sonra Esed ne ise siz de o olursunuz…
Siz masum insanları öldürür ve zulmederseniz, biz sizin yanınızda değiliz!