Bir rivayete göre insanoğlu, dünya hayatında 120 yıl sıkıntısız ve hastalıksız yaşayabilir şekilde yaratılmış. Bu, ne kadar doğrudur bilmem; ama bildiğim bir şey var: Hastalıksız yaşayabilmek için uyulması gereken birtakım kurallar var. Hastalıklar Allah’tan tabi ki, ancak mesul olmamak için bu kurallara uymak zorundayız. Gelelim uzun hayat meselesine. TÜİK verilerine göre Türkiye’nin en uzun yaşanan iller sıralaması açıklandı. Bakın nereler, ilk on: Muğla, Mardin, Giresun, Gümüşhane, Trabzon, Ordu, Rize, Adıyaman, Ankara, Artvin. Bu illerden Ankara hariç diğerleri fazla göç almayan, kendi yerli halkı ile yoğrulan iller dikkat ederseniz. Acaba nedir bu illerdeki uzun hayatın hikmeti sorusu akla geliyor değil mi? Henüz kesin bilinmiyor. Eminim bilim insanları bir gün bu konuyu araştırır. Havası mı, suyu mu, kendine özgü yöresel ürünleri mi, yaşam biçimi mi, hepsi mi? Hepsi bir yana dikkatinizi çekti mi bilmiyorum, bu 10 ilin 6’sı Karadeniz bölgesine ait. Bir Karadenizli olarak bu durum beni hem gururlandırdı hem de meraklandırdı. Karadeniz’imizin, havası, suyu, neşeli ve esprili insanları, kendine has gıdaları, balıkları, yaylaları, sınırsız yeşili ile hakikaten beni gururlandırdığı kadar var. Kendine has gıdaları demişken bu konuyu biraz açalım, Karadeniz’e özgü ve Karadeniz insanı tarafından bolca tüketilen gıdalardan söz edelim isterseniz:
KARADENİZ HAMSİSİ: Vitamin ve mineral açısından çok zengindir. Usulüne uygun pişirilirse kalp damar hastalıklarının önlenmesinden tutun da göz sağlığına kadar faydalı ve gereklidir. Büyüme çağındaki çocuklar için bulunmaz bir hazinedir. Karadeniz’imizin “milli” besin kaynağıdır; bol miktarda vitamin, protein ve mineraller içerir.
PALAMUT: Karadeniz’de bolca bulunan bu balık kalp ve kas dostudur. Yüksek miktarda D vitamini, protein ve mineral içerir. Büyüme çağındaki çocuklar için özellikle gereklidir.
ÇAY: Bütün Doğu Karadeniz’in en önemli yeşilliklerinden olan siyah çayımız kararında ve şekersiz tüketilirse felç ve kalp krizi riskini azaltabilir, enerji verir, pek çok kansere karşı koruyucu olabilir.
FINDIK: Türkiye fındık ihtiyacının yüzde 80’i doğu Karadeniz illerinden karşılanır. Fındık enerji verici özelliğinin dışında kalp ve damar hastalıklarına karşı korur ve kansızlığı önler. Yine gelişme çağındaki çocuklar için çok değerlidir. Özellikle çiğ tüketilmesi önemlidir.
KARALAHANA: Karadeniz’in meşhurlarındandır. Başta Alzheimer’ı (bunama) önlemesinin yanı sıra kalp damar hastalıkları ve bazı kanserlere karşı koruyucu olduğu bilinir. Yüksek oranda vitamin ve mineral içerir. Kök kısımları iyot emilimini azalttığı için guatr hastaları dikkatli tüketmelidir.
MISIR: Doğalını tüketmek şartı ile barsak ve karaciğer fonksiyonlarını düzenler. Kansızlığı önler. Kalp krizi riskini azaltır. Göz ve beyin fonksiyonlarını destekler.
İşte böyle! Daha pek çok ismini sayamadığımız özel yöresel ürünler var, ancak bu saydıklarımız en bilinenleri. Kim bilir, belki de uzun hayatın sırrı bunların içindedir.
“Yaşa yaşa da sonu ölüm değil mi?” diyenler vardır eminim. Ölüm de Allah’tan elbet ve bir gün mutlaka gelecek, ama en azından biz çağırmayalım!