Öylesine geçip gidiyor değil mi zaman. Sabah başlayan iş telaşı, ulaşım stresi ve yoğun olan iş temposu bize, zamanı tanımaya fırsat vermiyor. Fizik derslerinde şunu öğrenmiştik oysa… Zaman eşittir, yol bölü hız.

Yani hızınız ne kadar fazla ise zamanda o denli hızlı akıyor. Yolun başlangıç ve bitişi belli ise işte o zaman, vay halimize. Doğumdan ölüme kadar olan zamana hayat dediysek, bu mecrada hızımız ne olursa olsun sağlığımızın kıymetini bilmemiz gerekli. Farkında olmadığımız zamanlar, bizim için hep tehlike saçıyor. Her anın kıymetini bilmez isek, geçmişimiz anlamsız anılarla dolmaya başlar. Bunlar bedene hastalık, ruhumuza yük verir.

Hâlbuki hayat sadelik gerektirir. Sadeliğin getirdiği bereket oldukça boldur. Dünyada var olmanın kuralı başka hayatlarla mücadele etmekten ziyade kendi hayatımıza renk vermek olsa, sade bir dünyaya kavuşmuş oluruz.  Bu dünya bizim olur, bizden olur.

Etrafımızdaki insanlar,  kendi varlıklarından habersiz bir şekilde, sonrasında kendilerinin olmayacağı bir dünya için mücadele etmeleri, mutsuz ve sağlıksız hissetmelerine sebep oluyor diye düşünüyorum.

DSÖ(Dünya Sağlık Örgütü) sağlığı tanımlarken ‘Kişinin fiziksel, sosyal ve ruhsal açıdan tam bir iyilik’ olarak ifade ediyor. Napolyon’a sorsak: ‘para, para, para’ derdi belki.  Bunu nerden çıkardınız diye sorabilirsiniz. Ama günümüz dünyası insanlarının en çok uğraşı gösterdiği durum değil mi para. Elbette ki önemli ama kendisinden daha önemli olan tek şey sağlığımız. Farkına varamadığımız bir sağlığı farkına varılmayan para gibi düşünün… Değeri olmayacak, kıymeti bilinmeyecek.

Sağlığımızın kıymetini fark etmemiz için, akıp geçen zamanının farkında olmak gerek. Zamanın ne kadar hızlı geçtiğinden ziyade, bizim ne kadar hızımızın olduğunu bilmek daha önemli. Öyle kolay zannetmeyin. Sanal paranın bile para ettiği dünyada, bunun bilincinde olmak biraz meşakkat ister. Şöyle ki: Sabah kalktığınızda sevdiklerinizle beraber olduğunuzu düşünün. Yeniden doğmuş gibi. Sevdiklerinize gülücükler saçın hiç bitmeyecek cinsten. İşinizi sevin, işsiz kalacakmış gibi. Arkadaşlarınızın, dostlarınızın derdini dinleyin, dertsiz biriymiş gibi. Mazlumları gözetin, mazlummuş gibi. Çocuklarınıza vakit ayırın, bitmeyecek bir rüya gibi. Kendinizi sevin, hiç sevilmeyecekmiş gibi…

Kalın sağlıcakla…