Onlar bizim geleceğimiz. Onlar bizim yarınlarımız. Onlar bizim vatanımız, zenginliğimiz, gücümüz ve en önemlisi umutlarımız. Onlar çocuklarımız. Biz ise Türkiye ailesiyiz.
Bir ailenin geleceğinin sağlıklı olması o aileyi oluşturan bireylerin sağlığı ile olur. Bu ailenin en zayıf noktası sağlığıdır. Bir kişi hastalansa nerdeyse bütün aileyi etkiler. Aynen onun gibi de Türkiye ailesinin geleceği çocuklarımızın sağlığına bağlı. Onlar güçlü ve sağlıklı olduğu müddetçe yarınlarımız için endişelenmeye gerek olmayacak inşallah.
Peki bizlere bu noktada ne vazifeler düşüyor? Vazife çok. Öncelikle küresel kapitalist düzenin şeytani oyunlarını bozmamız gerekiyor. Çünkü pek çok noktadan saldırdıkları yetmezmiş gibi en büyük tuzakları çocuklarımız için. Vicdan, insan severlik, merhamet duygularından yoksun olan bu zihniyet kendi menfaati için o güzelim, masum yavruları harcamaktan çekinmiyor. İnsan kanı ile beslenen vahşi canavarlar gibiler. Biz de armut toplamayalım ama. Önce bu oyunu fark edelim. Edelim ki canımızdan daha kıymetli yavrularımıza geleceğimizi emanet edebilelim.
Bunu okurken bazı anneler belki bana kızacak ama söylemek zorundayım: Ben çevremde obez (şişman) çocuk görmekten hoşlanmıyorum. Reklam denilen illet bir sürü katkı maddesi içeren dondurma, cips, çikolata, kola ve bisküvileri hayatımıza soktu maalesef. Artık çocuk obezitesi yaygınlaşmaya başladı. Anneler aman çocuğum biraz daha yesin, aman kilolu olsun zayıflamasın diye köşe bucak peşlerinden koşup bu yapay gıdalara sessiz kalacaklarına, kriterleri onların sağlıklı bir gelişime sahip olmaları olmalı. Ve bence çocuk fazla kilo almaya başlayınca endişelenmeliler. İleri yaşlarda ki obezitenin temeli çocuklukta atılıyor, çünkü yağ hücrelerinin sayısı bu dönemde oluşuyor ve geleceğe zemin hazırlıyor. Fast food (hızlı ve hazır besinler) konusunda dikkatli olsanız bile evinizde çocuklara daha sağlıklı ve besleyici değeri yüksek gıdalar hazırlamalısınız. Un, tuz, şeker gibi obezite dostu besinler bizlere ne kadar zararlı ve fazlası gereksiz ise çocuklarımıza daha zararlıdır.
Eşimden bir örnek vereyim. Kendisi sağ olsun bu konuda oldukça dikkatlidir. Çocuğumuza nadiren de içse çayını şekersiz hazırlar. Kızımda bu şekilde alıştığından yadırgamaz. Geçenlerde bir misafirimiz kızıma şekerli çay hazırlamış. O da bir anne. Kızım çayı ağzına alır almaz “aa bu şekerli, biz çayda şeker kullanmıyoruz ki” gibi hepimizi gülmelere salan bir cümle sarf etti. Misafirimiz şaşırdı. “Çocuğa da mı?” dedi. Eşim de “E yani ben çayda şekeri bırakana kadar canım çıktı, ona niye alıştırayım ki” diye oldukça mantıklı bir cevap verdi. Çocuk o şekeri daha doğal gıdalardan da alabilir.
Çocuk milleti lezzeti sever evet, lezzet kısmını da annelerimizin marifetli ellerine bırakıyoruz artık. Onlar her şeyi başarır.
Yarının büyüklerine sevgi ve saygılarımla…