İnsan Hakları Evrensel Beyannâmesi’nin 19. maddesi, ifade özgürlüğünü “Her ferdin fikir ve fikirlerini açıklamak hürriyetine hakkı vardır. Bu hak fikirlerinden ötürü rahatsız edilmemek, memleket sınırları mevzubahis olmaksızın malumat ve fikirleri her vasıta ile aramak, elde etmek veya yaymak hakkını içerir” diye tarif ediyor. Kabul! Şahane yazmışlar, ben bayıldım.

Peki… Hani kınama özgürlüğü?

Bir insan sizin dininize, peygamberlerinize, kutsal kitabınıza, tarihinize, bayrağınıza sövüyor sayıyor, gelecek hayallerinize hakaret ediyor ve tercihlerinizden dolayı sistemli olarak sizi sürekli aşağılıyor; siz bütün bunların karşısında susmak zorundasınız. Susmanız da yetmez kabul etmek zorundasınız. Kabul etmenizde yetmez, “amasız” “bilmem ne”siz tam da sövenin tarif ettiği gibi konuşmak zorundasınız. Bütün bunların adı ne? İnsan Hakları Evrensel Beyannâmesi 19’uncu maddesi: İfade Özgürlüğü…

İfade özgürlüğü iki kefeli terazi gibi, bir kefesine “fikri beyan etme” hakkını koyduğumuzda diğer kefeye “kınama özgürlüğünü” koymalısınız. Kınama özgürlüğü olmadan tek başına ifade özgürlüğü “kusursuz faşizm” demektir.

Üstünlük taslayarak ilk faşistliği yapan İblis ile ve onun öğrettiği faşizmle mücadele Müslümanın asli vazifelerindendir.

Aydınlar, çağdaşlar vs. vs. birçok lakabı olan bu “hakaretle sindirme ordusu” ile sahada mücadele ederken ilk elden sahip çıkmamız gereken hakların başında “kınama özgürlüğü” geliyor.

“Hedef gösteriliyorum” duvarı

Kafiyesi bile olan sipsivri keskin hakaretleriyle ortalıkta çağdaşlık martavalları okuyanların arkasına saklandığı bir duvar var: Hedef gösteriliyorum! Kusura bakmayacaklar, ifade edilen her düşünce kınanmaya açıktır. Kınamak, hedef göstermek değildir. Kınama, reddiye, dava açma gibi hürriyetin asli unsurları, Türkiye çağdaşlarının baş belası… Hürriyetten nefret ediyorlar; çünkü özgürlük diye yutturmaya çalıştıkları pespayelikler gerçek hürriyet karşısında çok çaresiz.

Haddeleme

Bu ifade özgürlükçüsü küfürbazların ikinci ve son hasleti haddeci olmaları. Bu haddeciler yani zor kullanarak şekil vermeye çalışan dövücüler sürekli insanlara şekil vermeye çalışıyor. Akıllara, kıyafetlere, hislere ve hayat tarzına kendi şekillerini dayatıyorlar ve izzeti için direnen herkese küfür ve hakaretle vurarak şekil vermeye çalışıyorlar. Üzüntüleriniz için bile küfür yiyebilirsiniz mesela. “Niye ona üzülüyorsun, buna üzül” diyerek sosyal medyada hızlıca örgütlenip sürü halinde size küfredebilirler. Hepsi ifade özgürlüğü şövalyeleri olarak giydiğiniz kıyafetten, dinlediğiniz müzikten, üzüldüğünüz bir olaydan, oy verdiğiniz bir partiden dolayı size saldırabilirler.

Çaresi var mı?

Var. Kınama özgürlüğümüze sahip çıkacağız. İfade özgürlüğü faşizmini yenmenin tek yolu; hür ve izzetine sahip çıkan cesur insanlar olarak meşru zeminde kendi fikirlerimizi savunmak ve edilen hakaretlere karşı başta dava ederek her türlü zeminde sesimizi yükseltmek. Hedef gösteriliyorum, diye ağzından çıkan zırvalıkların sorumluluğundan kaçan “çağdaşlar” küfrettikçe batacaklar, battıkça cesur Müslümanların fikirleri altında ezilecekler.