İnsanlar, korona salgını karşısında inanılmaz bir akıl tutulmasıyla ilk defa karşılamış gibi davranıyor. Dünya üzerinde yüzlerce kez salgınlar yaşanmış, yüz milyonlarca insan hayatını kaybetmiş, onlarca kez ekonomik olarak iflas etmekten tutun siyasi sınırların değişmesine kadar derin ve etkili sonuçlar ortaya çıkmış. Bu salgınların 54’ü bütün ayrıntılarıyla tarihe kaydedilmiş. 2019’un Kasım ayında Çin’de başlayan salgının başlangıç senaryosu bile daha önceki salgınlarla tıpatıp aynı. Çin hastalığı sakladı, dünyaya yalan söyledi ve insanlığın başına bela oldu. Bütün bulaşıcı hastalıklar tam olarak böyle salgına dönüşmüşler.
Salgınların seyri, salgınların çaresi ve salgın sonrası etkileri de hep aynı olmuş.
Çiçek salgınını durduran doktor diye meşhur olmuş Dr. Donald Henderson, 1967 yılında bir bağış kampanyasında şunları söylüyor: “Ölümcül etkileri olan bulaşıcı hastalık virüsleri, mikrop ve bakterileri bulaştıkları bünyelerde yaşayamazlar çünkü ya bünye ölünce ölürler ya da bünye hayatta kalıyorsa demek ki antikorlar tarafından öldürülürler. O halde bulaşıcı hastalıkların yaşam alanı bulaşma ağıdır. Sosyal mesafe korunduğu anda hastalık yaşam alanı bulamaz ve yok olur.”
1328 yıl önce 639 yılında Amr. b. el-Âs ise şöyle söylüyor: “Veba ateş gibidir, siz de onun yakıtısınız. Dağılın ki, ateş yakacak bir şey bulamasın ve sönsün.”
“Dağılın, uzaklaşın, temas etmeyin, toplanmayın, dolaşmayın, şehirlerarası seyahat etmeyin, evinizde kalın.” diyenler, hastalığın tek çaresini söylüyor. Bu talimatlar salgının çaresi, tedavisi. Vakit kazanmak için öylesine söylenen laflar değil bunlar. Bunlar salgını durduran teknik talimatlar. Bu talimatlara uymamak tedaviyi reddetmek demek. Korona salgını da birkaç ay içinde duracaksa yine diğer 54 salgında olduğu gibi bu tedbirlerle duracak. El yıkama hatta uzun süre ve sık sık yıkama dâhil bütün söylenenler tarih boyunca sürekli tekrar edilmiş şeyler. Bin yıl önce İbn-i Sina da “Ellerinizi yıkayın, uzun süre ve sık sık yıkayın, yaklaşmayın, dolaşmayın, iyi uyuyun.” demiş ondan bin yıl önceki hekimler de… Şimdi yıl 2020 ve doktorlar, “Ellerinizi yıkayın, uzun süre ve sık sık yıkayın, yaklaşmayın, dolaşmayın, iyi uyuyun” diyor; çünkü salgınlardan kurtulmanın tek çaresi bunlar. Hiçbiri yeni değil, ne salgın yeni ne tedbirleri ne de çaresi…
Ekonomiler iflas edecek. Evet edecek… Daha önceki salgınlar, nasıl ekonomiyi sarstıysa hatta iflas ettirdiyse bu da aynısını yapacak. İlk defa olmayacak…
Siyasi yapılar değişecek. Evet değişecek. Daha önceki salgınlar siyaseti hatta sınırları bile nasıl değiştirdiyse yine aynıları yaşanacak. İlk defa olmayacak…
Salgın anlarında toplumların daha önce olduğu gibi iki katlı planları oluyor. Birinci kat planı hayatta kalmak üzerineyken ikinci kat planlar ise ayakta kalmak üzerine yapılıyor. Salgın bitince hayatta kalabiliriz ama ayakta kalacak bir ülkemiz kalmadıysa o kalınan hayat kurtulduğuna pişman olunan esarete dönebiliyor.
Hayatta kalmak için bin yıldır tekrar edilen tedbirlere uyarken ayakta kalmak için de yine çok eskiden beri tekrar edilen kurallara uymamız gerekiyor. Birbirimize sahip çıkmak, başkasına muhtaç olmamak, siyasi istismar için çatlak arayan şeytanlara fırsat vermemek… Salgın bittiği gün “Sorun küresel mücadele ulusal” cümlesini “Biz bize yeteriz” cümlesinin yanına koyarak ayakta kalmış olacağız. Hayatta ve atakta kal Türkiye…