Bölücü ırkçılardan olan İP’li milletvekili Ümit Özdağ ile birlikte CHP’li Hatay Belediye Başkanı Lütfü Savaş “Suriyeliler Hatay’da arazi alıyor” diyerek yine kundakçılık yaptılar.

Deniyorlar; nasıl yakarız Türkiye’yi, insanların başına nasıl bela oluruz, nasıl kan dökeriz diye mütemadiyen yalan söylüyorlar. İşleri bu. Bölücü ırkçılar tarih boyunca dünyanın her ülkesinde böyle çalışmışlar.

“Suriyeliler” dedikleri Bayır Bucak Türkmenleri, hani her fırsatta yanlarına gidip fotoğraf çekip milliyetçilik taslayarak poz verdikleri Türkmenler.

Bayır Bucak Türkmenleri Hatay’dan arazi satın alamazlar çünkü resmî olarak vatandaş değiller. (Niye değiller keşke olsalar ama bu başka bir tartışma)

Bayır Bucak Türkmenleri resmî olarak vatandaş olsalar bile alamazlar çünkü Hatay özel statüdedir orada arazi alıp satmak yasaktır. Hatay, Bozcaada ve Gökçeada ‘da arazilerin satılamayacağı, üzerinde yapı olsun olmasın yapı kayıt belgesi alanlara da devir yapılmayacağı kanunda açıktır.

Peki mesele ne?

Elini taşın altına koyan, çalışan, üreten, devlet adamlığı yapan kahraman kaymakamlarımızdan biri Hakkari Derecik Kaymakamı Ömer Faruk Yücel, bir önceki görev yeri olan Yayladağı ilçesinde zamanında bir dernek kuruyor. Bu dernek ile araziler kiralanıyor ve Bayır Bucak Türkmenleri Çilek ekiyorlar, Kültür Mantarı seraları kuruyorlar. Bayır Bucak Türkmenleri çalışıyor ve gelirler aileler arasında paylaşılıyor.

Nesi kötü şimdi bunun, neresinde bir zarar var? Burada bir iyilik var, güzellik var ve bunlar; iyiliğe güzelliğe dayanamazlar deliye dönerler. Çünkü iyilik güzellik varsa bu tayfa istismar edemez, istismar edemeyeceği için siyaset yapamaz.  Böyle olunca da alınıp satılacak kötülük kalmayınca bunlar açlıktan ölürler.

Bütün Türkiye salgın musibitiyle mücadele ederken bunlar ilgi çekmeye çalışan ön ergenlerin ayaklarını yere vurarak ağladığı gibi yalan söyleyerek bağırıp çağırıyorlar.

CHP resmî hesabından da aynı şekilde yalan söylendi. Bir mesajda üç yalan vardı.

“Mersin Büyük Şehir Belediyemizin halka bedava ekmek dağıtımı yasaklandı” dediler.

Yalan.

Valilikle birlikte koordinasyon toplantısında talep etselerdi ekmek dağıtılabilirdi ama onlar talep etmediler çünkü CHP ekmek dağıtmaz. CHP’nin ekmek dağıtacağına kim inanır? Bir lokma ekmek, bir yudum su vermezler. Bu millet CHP’nin ne olduğunu bilir. Valilik, kaymakamlıklar, muhtarlar, fırıncılar odası organize olmuşlar ekmeği dağıtırlarken her zamanki CHP, CHP’liğini yapıyor.

Mersin Valiliği açıklama yaptı ve CHP’nin Mersin yalanı yalanlandı.

“Adana Büyükşehir Belediyemizin açtığı Sahra Hastanesi mühürlendi” dediler.

Yalan.

Fuar alanında olan pavyon paravanlarını diziyorlar “al sana 1000 yataklı hastane” diyorlar. Delirmiş bunlar. Alay ediyorlar insanlarla. Koca koca adamlar “siz Sahra hastanesi nedir bilmiyorsunuz, böyle olur” diye açıklama yapıyorlar. Carl Sagan’ın garajındaki ejderha bu. Carl Sagan “Garajımda ejderha var” diyor. İnsanlar bakıyor garaj boş, ejderha göremiyorlar ve “yok” diyorlar. O da “olmadığını ispatlayın” diyor. CHP, “bin yataklı hastane açtık diyor, insanlar gidiyor bakıyor, “dalga mı geçiyorsunuz burası boş fuar alanı ne hastanesi, hastane yok burada” diyorlar. Kemal Kılıçdaroğlu da çıkıyor “olmadığını ispatlayın” diyor. Dertleri ne bunların anlamak mümkün değil.

“Kadıköy belediyemizin 23 Nisan orkestralı “Moral Tırı” yasaklandı.” diyorlar.

Yalan.

PKK sempatisiyle ünlenmiş Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı pis bir numara yaptı aslında. Sokağa çıkma yasağı olduğunu bile bile, Kaymakamlığın izin vermeyeceğini bile bile sokağa çıktılar ki durdurulsun ve gündeme gelsinler. CHP’li iş bilmez belediyelerin hepsinin taktiği aynıdır; ellerine yüzlerine bulaştırırlar, beceremezler, yapamazlar hatta çoğu zaman yapmaya bile niyetleri yoktur ama “Ak Parti bizi engelledi” diye propaganda yaparlar.

“Eyüp Sultan Belediyesi yaptı ona bir şey demiyorsunuz” diyorlar. Yalan, Eyüp Sultan Belediyesi Cuma günü yaptı.

“Diyarbakır Büyük Şehir Belediyesi yaptı ona bir şey demiyorsunuz” diyorlar. Diyarbakır izin aldı. Önceden planlandı. Kadıköy Belediyesi gibi kafalarına göre sokağa çıkmadılar.

Öncekileri saymıyorum, salgının başından beri; CHP, İP, PKK ve elbette FETÖ aralarında koordine edilmiş bir şekilde yüzden fazla yalan söylediler. “601 doktor öldü, binlerce insan salgından öldü, hastanelerde maske yok” diye diye sürekli provokasyon yaptılar. CHP’li Ekrem İmamoğlu, otobüslerin sayısını azalttı, metro vagonlarını azalttı, sefer aralarını uzattı bu sefer de insanlar tıklım otobüse bindi diye vatandaşa “Trol” dedi. Bu böyle sürüp gider, bunların niye yalan söylediğini anlamamız lazım. Çünkü bu yalancılık alışkanlığı bir lanet. Bunlar lanetli yalancılar. Bu lanete karşı Türkiye’yi korumamız lazım. Bu siyaset değil, bu memleket meselesi.

Bu lanetli yalancılar yalan söylüyorlar çünkü yalanlara cevap yetiştirirken devletin vakit kaybetmesini hedefliyorlar. Bu lanetli yalancılar yüzünden devletin mesaisinin önemli bir bölümü yalancıları yalanlamakla geçiyor.

Hepsinin planı şu beş adım üzerine yoğunlaşıyor.

Devlet kurumlarını işlemez hale getirmeyi hedefliyorlar çünkü bir ülkeye zarar vermek istiyorsanız ilk hedef kurumlardır.

Güven ve huzur ortamını bozup herkesin her şeyden şüphelendiği bir hastalıklı toplum mühendisliği yapıyorlar

Gerçeklerin üzerini yalan bombardımanıyla örtüp bütün iletişimi zehirliyorlar.

Gerçek dertleri fark edilmez hale getirmeyi hedefliyorlar çünkü dertleri istismar ederek geçiniyorlar, dertlerin üzerine ekmek banıp siyaset yapıyorlar.

Eğer insanların kalbinde azıcık dahi umut görürlerse deliye dönüp oraya saldırıyorlar çünkü umutsuzluk onların üreme kürü. Zararlı bakteri gibiler, iyilik çoğaldıkça yaşayıp üreyecek ortam bulamıyorlar.

Türkiye’yi bunlardan korumamız lazım.