Para, tek başına bir değer midir yoksa değer takası için kullanılan devletlerin garantisindeki değersiz bir evrak mıdır? Bu sorunun doğru cevabı da yanlış cevabı da yok. Bu bir bakış açısı meselesidir ve dünyayı nasıl tanımlıyorsanız paraya da ona göre bir anlam verirsiniz. 1929 dan buhranından sonra Avrupa kendi için parayı ve para ilişkilerini yeniden tanımladıktan sonra bankacılık, borçlanma hukuku ve para pozisyonu gibi onlarca temel kriteri kendi şartlarına göre düzenledi. 1940’lardan sonra bu prensipler bu gün bizimde sorgulamadan tabi olduğumuz “reel politik” kompozisyonu nihai şeklini almış oldu.

Faiz denilen illet sömürge enstrümanlarının en merhametsiz olanı. 2005 lere kadar haber değeri bile olmayan üzeri örtülmek istendiği için kimsenin konuşmadığı gösterge faiziyle bir ülkenin parasının emildiği ucunun nereye açıldığı malum bir delik. Bu deliği koruyabilmek için binlerce sayfa ekonomi teorisi, onlarca ekonomi sistemi ve yüzlerce kavram vardır. Mısır’da, Fas’ta, Türkiye’de yahut gelişmekte olan her hangi bir ülkede Faizle ilgili ağzını açan herkesin kafasına bu kavramları atarlar. Klasik bir ekonomiste faizle ilgili “acaba” diye bir soru sormaya kalktığınızda daha sorunuz tamamlanmadan kafanıza 1929 da yazılmış kavramlar yağmaya başlar. Sorunun temeli burada başlıyor işte. Biz hangi ara 1929 da yazılmış teorilere bu kadar sıkıya bağlandık ve niye tartışmasız doğru kabul ediyoruz?

Faiz tapınağı gibi olan Avrupalı düşünce enstitüleri ve finans kurumlarının beyaz yakalı yarı İngilizce yarı Türkçe konuşan faiz şövalyeleri niye can hıraş faizi savunuyorlar? İlk elden cevap verelim sistem böyle olamaya devam ederlerse haklılar. Çünkü para tarifimiz, para ayarımız ve parayı koyduğumuz yer faize göre düzenlenmiş durumda.

Sermaye nedir, neyden oluşuyor bu sermaye? Birilerinin biriktirdiği para mı? Altın mı, petrol mü? Hiç biri değil. Sermaye devlet denilen yapıların borcu. Topraklarına, kaynaklarına ve dahi insanlarına karşılık borcu. Bu borcunu ödemek için ihtiyacı olan parayı faizle alıyor sonra daha çok borçlanıp daha çok batıyorsunuz ve sermaye sizin sahibiniz olmaya devam ediyor. Sistemin tamımı bundan ibaret. Geriye kalan uzman zırvalıklarının hepsi mesleki jargon şovenizmi ve gerçeği perdelemek ortaya atılan süslü laflar. Paranın sahibi devletlere borç veriyor ve faiziyle geri alıyor. Faiz düşerse daha az kazanıyor.

Para kendisi tek başına bir değer midir sorusunu tekrar soralım. Değildir. Devletlerin alacağı ve borcu garantilemek için tanzim ettikleri resmi bir evraktır. Sermaye ise parayla ilgisi olmayan bir sahiplik kavramıdır. Parayı kullanarak faizi üzerinden ülkelerin topraklarını, kaynaklarını gasp eden bir sistemdir. Sermayeye postülası olan faizi savunmamak ekonomi münkirliği yapmaktır. Tek başına faize muhalefet ekonomik parazitten başka bir şey olmayacaktır. Sanayi devriminden sonra Müslümanların üzerine serpilmiş aşağılık kompleksinden kurutulup kendi sistemimiz kurmak için emek vermekten başka çaremiz yok.