Türk dizileri dünyada izlenme rekorları kırmaya devam ediyor. Dünyanın her yerinden Türk dizileriyle ilgili farklı hatıralar ve efsaneler de dolaşmaya başladı. Dizideki kahramanların adlarını çocuklarına koyanlar, Türk dizilerinden etkilenerek Müslüman olanların bile olduğunu işitiyorum. Gerçek Türkiye imajını yansıtmadığı için diziler aynı zamanda eleştirilerin de odağında.

Türk dizilerinin dünyanın kaç ülkesinde izlendiğinin önemi kalmadı. Dünyanın üçte ikisine ulaştık. 150'den fazla ülkede 600 milyon dolarlık ihracat, 10 milyar dolarlık bir ekonomiden söz ediyoruz. Ülke sayısı her geçen gün artıyor. Dizilere olan bu yüksek ilgi, Türkiye'ye katma değerine ölçülemeyecek kadar büyük bir katkı sağlıyor. Bu durumu rakamlarla ölçmek mümkün değil. Ülkemizin bilinirliğinin yanı sıra ürünler bazında da değerli hâle geliyoruz. Turizm başta olmak üzere her sektör bu başarıdan istifade ediyor.

Türk dizileri, dünyada ihraç edilen dizilerin yüzde 25’ni teşkil ediyor. ABD'den sonra ikinci sıradayız. Bu başarının sürdürülmesi için yapılması gereken şeyler var. Zirveye çıkmak zordur ama zirvede kalmak daha da zordur.

Sinema televizyon alanında çok çeşitli program türleri mevcuttur. Diziler bu program çeşitlerinden sadece biridir. Sinema filmi, belgesel, animasyon, yarışma programları gibi alanlarda da dünya piyasalarına güçlü yapımlar sunmalıyız. Bu alanlarda da güçlü bir altyapıya sahibiz. Özellikle animasyon alanında iyi bir ivme yakaladığımızı da söyleyelim. Ancak bu alanlarda desteğe ihtiyaç olduğunu belirtmek lazım.

Animasyon sektörünün yetenekli çalışanlarını, oyun sektörüne kaptırmadan devamlılıklarını sağlamak en öncelikli konulardan birisi. Bunun için güçlü yapımcıların devreye girmesinin yanı sıra daha fazla yetişmiş nitelikli elemana da ihtiyaç olduğu gözüküyor. Bu açıdan İletişim fakültelerinin animasyon bölümlerinin teknik donanımları güçlendirilerek piyasaya kaliteli elamanlar yetiştirilebilir. Genel anlamıyla Türk medya sektörü, başarısını sürdürmek için dizi dışındaki alanlara da yatırım yapmalıdır. Bu yapımları uluslararası pazarlara ulaştırmalıdır.

Uzun pandemi döneminde en çok etkilenen sektörlerin başında fuar, kongre ve organizasyonlar geliyor. Bu alanda çalışma yapan birçok firma battı ya da el değiştirdi. Çok umut bağladığımız dijital fuarcılık da bu konuda isteneni veremedi.

Çok şükür pandemi bitti. Dünya adeta "nerede kalmıştık" diyerek açığı kapatmaya çalışıyor. Bütün dengeler bozulmuş durumda. Ekonomiler başta olmak üzere dünyadaki bütün ülkeler sosyal, siyasal sorunlarla karşı karşıya kaldı. Hayat pahalılığı en büyük sıkıntıların başında geliyor.

Fransa'nın Cannes şehri bir yıl içinde çok sayıda farklı sektör fuarlarına ev sahipliği yapıyor. Bunlardan en çok bilinenleri ise Cannes Film Festivali ve MİPCOM medya içerik fuarlarıdır. Film festivali, dünya sinemasının nabzını tutarken içerik fuarı ise özellikle televizyon programı ve projelerinin kendine pazar bulduğu mekân oluyor. Bu yıl fuara Türkiye'de 40’tan fazla firma katılım gösterdi. Fuar pandemi öncesi gücünü yakalayamasa da ona yakın bir hareketlilikle dinamizmini koruyor.

Bizim dünyaya söyleyecek çok sözümüz, anlatacak çok hikâyemiz var. Bunun için sanatın bütün dallarında daha fazla eser vermeliyiz.