Bu ülkenin ve hatta bu milletin 100 yılları aşan bir süredir şöyle bir hayali vardı: Muasır medeniyetler seviyesine yükselmek. Bu güzel bir hayaldi; kurtuluş savaşından çıkmış ve sıfırı tüketmiş bir toplum için. Ve çalışmaya başladık ta Ergenekon’dan çıktığımız o zamanlarda olduğu gibi. Kolay değildi tabii yükselmeye çalışmak. Hele bir de paçalarınıza yapışmış hainleriniz, sırtınızdan vurmaya çalışan kahpeleriniz varsa. Darbe üstüne darbe, ihanet üstüne ihanetlere uğramış olsak da çalıştık ve…
Evet, son on yılda da yapılanlarla hayallerimize ulaşmaya az kalmıştı. Çok az… Güzel yurdum büyüyor, güçleniyor,borçlarından kurtuluyor, insanlar daha mutlu ve dolayısıyla daha sağlıklı oluyor, ülkenin sesi daha bir gür çıkıyordu. Bunun üzerine şeytan da armut toplamıyordu elbette. Ordularını harekete geçirdi yine, tam da 15 Temmuz gecesinde. Bu kez son vuruşu yapabileceğini düşünmüştü. Ama her zaman olduğu gibi yine hüsrana uğradı. Allah her zaman doğrunun yanındaydı çünkü. Kimseye zulmetmemişseniz korkacak bir şeyiniz olmamalıydı.
İşte ben bu cümleleri geçen gün bir arkadaşımla sohbet ederken kullanmıştım. Sizlerle de paylaşmak istedim. Arkadaşım biraz dertliydi. Ülkenin gidişatından, içimizde yaşayan sinsi kahpelerden dem vuruyor endişe duyuyordu. Birlikte başladığımız diyeti bırakmış, bırakmayı düşündüğü sigarayı bırakın azaltmayı iyice artırmıştı. Bunların bu ülke üzerindeki oyunları bitmez diyordu. Çocuklarımıza bir ülke bırakabilecek miyiz acaba diyordu.
“Dur be adam!”dedim. Bu oyunlar yeni değil ki, asırlardır devam ediyor. Dedeleri bizi bitiremedi torunları da bitiremeyecek. Düşmanlarımızın yapmaya çalıştığı tam da bu işte!Hayallerimizden vazgeçirip boyun eğdirmek.Bedeli ne olursa olsun, inadına hayallerimize sarılacağız. Daha çok çalışacağız. Sağlığımıza dikkat edeceğiz. Araştıracak, üretecek, paylaşacak ve yine ve yeniden güçlü bir ülke olacağız. Bizim kitabımızda umutsuzluk haramdır. Bu arada birkaç gün önce okuduğum bir araştırmanın çok ilginç bulduğum sonuçlarını da anlattım.
Şöyleki: Araştırma AmericanJournal of Epidemiology dergisinde yayımlanmış. Yaklaşık 70 bin katılımcıya hayata bakış açıları ve iyimserlik ile ilgili 6 soru sorulmuş. Hayata en iyimser bakan grubun en az iyimser bakan gruba göre kalp hastalıkları ve kanserden ölüm oranlarının %31 daha az olduğu sonucuna ulaşılmış. Gülümseten bir sonuç değil mi? Şimdi umutsuzluğun niçin haram olduğu daha iyi anlaşılmıştır herhalde.
Yeni bir yıl geliyor. Bu da yeni umutlar ve yeni hayaller demek. Allah’ın izniyle 2016 da kötü geçti demeyeceğiz; yeni tecrübeler kazandırarak geçti diyeceğiz. Sürekli ileriye bakacak ve ülkemize güveneceğiz. Dolarlar, eurolarve onların köleleri bizi alt edemez Allah’ın izniyle. Gözünü kapatan sadece kendine gece yapar güneşe bir şey olmaz.
Hayallerinize kavuşmanız dileklerimle…