İnsanlar çeşit çeşittir; fakat genel olarak iki temel kategoriye ayırmak mümkündür.
Birinci kategoriye girenler; kendileriyle barışık, içsel bir denge ve hoşgörüyle hareket eden ve çevresindeki insanlara sevgi ve saygı gösteren "hasbi" bireylerdir.
Bu kişiler yaşamlarına anlam katmak, çevresine olumlu bir etki bırakmak ve toplumsal ilişkilerde pozitif bir atmosfer oluşturmak için çaba sarf ederler.
Ön plana çıkan özellikleri samimi olmalarıdır.
Hasbi bireyler, sadece kendi içsel dengelerini sağlamakla kalmaz, aynı zamanda çevrelerindeki insanlara olumlu bir etki bırakma amacı güderler.
Diğer kategoride yer alanlar ise daha çok materyalist bir perspektife sahiptirler.
Hesaplı, çıkarcı ve pragmatik bir bakış açısıyla hareket eden "hesabi" bireyler, genellikle kendi çıkarları doğrultusunda tutum göstermeyi tercih ederler.
Hesabi bireylerin odak noktası genellikle kendi menfaatleridir.
Varsa yoksa, her şey kendi çıkarları içindir.
Bu türe girenler, kendi faydaları için hak hukuk gözetmez, her türlü entrika ve dümeni büyük bir şevkle icra ederler.
Çok kolay yalan söylerler.
Bu kişiler, genellikle maddi kazançları ön planda tutar ve ilişkilerinde daha çok kâr-zarar hesaplamalarına odaklanırlar.
Bu iki kategori arasında geniş bir gri alan bulunsa da insanların genel davranış kalıpları ve değer öncelikleri, bu temel ayrım üzerine oturur.
Her iki tip de toplumun bir parçası olabilir ancak nasıl bir birey olacakları; genellikle içsel değerleri, öncelikleri ve karakter yapılarına bağlı olarak şekillenir.
Bu kategoriler, insanların karmaşık doğasını anlamamıza yardımcı olur ve toplumun farklı kesimlerindeki bireyler arasındaki etkileşimleri anlamak için bir temel oluşturur.
Bu anlama çabası; bizlere samimi olan kimselerle güçlü bir bağ kurmamızı, samimiyetsiz kişilerden de uzak durmamızı sağlar.
Samimi olanlar içten ve paylaşımcıdır.
Samimiyetsiz olanlar ise karşılıksız bir paylaşıma kolay kolay girmez.
Hasbi olup gönül almak, gönüllerde yer almak gerek; hesabi ve çıkarcı olup gönüllerden uzaklaşmamak gerek.
Gönüllerde yer bulmak, samimiyetle paylaşılan anılar ve içten ilişkilerle mümkündür; bunu başarabilmek özveri, anlayış ve sevgi gerektirir.
Hesabi bir tutum ise sadece anlık çıkarları gözetir, kalıcı ve güçlü bağlar oluşturma şansını engeller.