Birleşik Arap Emirlikleri Dış İlişkilerden Sorumlu Devlet Bakanı Enver Gargaş, geçenlerde Türkiye’nin Arap ülkelerinin bağımsızlığına saygı duymadığını öne sürerek, “Türkiye ve Arap ilişkilerinin en iyi seviyede olmadığını görmek güç değil. Ankara, Arapların bağımsızlığını hesaba katarak komşularıyla mantıklı ve akıllıca bir ilişki kurmalı” dedi.
Şimdi biz bu açıklamanın neresini düzeltelim?
Öncelikle, Türkiye’nin Arap ülkelerinin bağımsızlığına saygı duymadığı iddiası doğru değil.
Cumhurbaşkanı Erdoğan daha geçen gün üzerine basa basa “Hiçbir ülkenin toprağında gözümüz yok” açıklamasında bulundu.
Gargaş’ın itirazı Türkiye’nin Afrin’e müdahalesiyse, bunun bir Arap ülkesinin bağımsızlığına müdahale değil bilakis bir Arap ülkesini bölmek isteyen teröristlere müdahale olduğunu ve bunu da bizzat o Arap ülkesinin kendi vatandaşlarıyla birlikte gerçekleştirdiğini insaf ve vicdan sahibi herkes görüyor.
Zeytin Dalı Harekâtı’nda Araplar, Türkmenler, Kürtler Türkiye’nin yanında.
Karşısındakiler ise terör örgütü PKK/PYD/YPG, DAEŞ ve Şii milisler.
Ayrıca Suriye’de hâlihazırda Araplardan yüz binlercesini katleden bir rejim, Rusya, İran ve Amerika var.
Şu an o topraklarda Türkiye’ye yönelik terör tehdidine izin vermeyen egemen bir Arap ülkesi var da saygı mı duymadık?
Arap ülkelerinin bağımsızlığına saygıdan bahsedenin birçok Arap ülkesinin iç işlerine doğrudan ve çirkin bir şekilde müdahale eden BAE’nin bakanı olması ise tam anlamıyla fahişenin namus hakkında millete ders vermeye kalkışmasına benziyor.
Türkiye ve Araplar arasındaki ilişkilerin iyi olmadığı iddiasına gelince…
BAE’li bakan Araplar’ın sadece Abu Dhabi’nin ekseninde dönen birkaç rejimden ibaret olduğunu zannediyor olsa gerek.
Yoksa Türkiye’nin birçok Arap ülkesiyle ilişkilerinin gayet iyi olduğunu mu bilmiyor?!
Katar ve Sudan da Arap ülkesi.
Erdoğan daha geçenlerde Cezayir ve Moritanya’daydı.
Ankara’nın Bağdat’la ilişkilerinde de son dönemde gözle görülür bir iyileşme var.
Birlikte terör örgütüne operasyon gündemde.
Kastedilen Arap halkları ise Arap sokağında Türkiye’ye duyulan sevgi ve sempatinin BAE’ye duyulandan çok daha fazla olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Gargaş, Aralık 2017’de yaptığı bir açıklamada da “Arap dünyası Tahran ya da Ankara tarafından yönetilmeyecek” demişti.
Yani yine mugalata yapmıştı.
Çünkü Türkiye’nin öyle bir niyeti yok.
Bilakis Arap ülkeleri halklarının özgür iradeleriyle kendi yönetimlerini seçmelerinden yana.
Gargaş gibilerin asıl korkusu da zaten bu.
Arap halklarının kendilerini seçmeyeceğini gayet iyi biliyorlar.
BAE’nin küstahlığı ve Türkiye düşmanlığı gündeme geldiğinde en çok sorulan soru şu:
“Bu gücü nereden alıyor?”
BAE’nin azgınlığının birinci sebebi sahip olduğu zenginlik.
Zayed’in oğulları, parayla her şeyi yapabileceklerine inanıyorlar.
Libya, Mısır, Yemen ve birçok ülkede yaptıkları, paralı askerlerle ve onlara sağladıkları silah desteğiyle ortalığı karıştırmak.
İkincisi, İsrail’le ve Amerika’daki Yahudi lobileriyle kurdukları yakın ilişki.
Söz konusu kirli ilişkinin bir kısmı BAE Washington Büyükelçisi Yusuf El-Uteybe’nin medyaya sızan e-mailleriyle deşifre olmuştu.
Üçüncü bir sebep de Mısır’ın ve Suudi Arabistan’ın adeta Abu Dhabi’den yönetiliyor hale gelmesi.
Kahire ve Riyad gibi diğer başkentleri de parmaklarında oynatabileceklerini sanıyorlar.
AK Parti İstanbul milletvekili Ahmet Berat Çonkar, El-Cezire’nin İngilizce sitesine Gargaş’ın hezeyanıyla ilgili yaptığı açıklamada, BAE’li bakanın tüm Araplar adına değil sadece kendi ülkesi adına konuşabileceğini söyleyerek, “Yerini bilmesi gerekir” demiş.
Gayet kibar bir dille ağzının payını vermiş.