‘28 Şubat Postmodern Darbesi’nin ardından İslami STK’ların yapısında yaşanan önemli değişimleri konu edinen üç yıllık alan araştırmasını tamamlayan İLKE İlim Kültür Eğitim Derneği, STK’ların yönetim, kurumsallaşma ve süreklilik sorunlarına çözüm üretmek amacıyla kurduğu Kurumsal Yönetim Akademisi’nin (KYA) ilk çalışmasını kamuoyuyla paylaştı. Önde gelen 30 İslami STK’dan 40 kıdemli yönetici ile yapılan derinlemesine görüşmeler, vaka analizleri ve doküman incelemelerine dayanarak hazırlanan “Türkiye’de İslami STK’ların Kurumsal Yapı ve Faaliyetlerinin Değişimi” başlıklı araştırma raporunun sonuç kısmında, İslami STK’ların kurumsal değişim süreçlerinin hızlanarak devam edeceği öngörülerek çözüm önerileri de şu şekilde sıralanmıştır:
“1. Son yıllarda kurumsal formelleşmeyle kurumsal yapı ile kurumsal aidiyet arasında bir açık oluşmuştur. Bu açığın gelecekte daha da artacağı öngörülmektedir. Bu aynı zamanda İslami STK’lar için bir kimlik ve tarz değişimi anlamına da gelmektedir. Oluşturacak kimlik ve aidiyet sorunlarını aşmak üzere İslami STK’ların varoluş gayelerini tüm kurumsal süreçlere aktarmak üzere bilinçli bir şekilde kurumsal yapılanmalarını ve faaliyetlerini gözden geçirmeleri gerekmektedir.
Önümüzdeki on yılda İslami STK’ların mali kaynaklarındaki mevcut değişim eğiliminin devam etmesi öngörülmektedir. Bu çerçevede kurum dışı fon ve kaynak kullanımının artacağı beklenmektedir. Ancak kaynaklardaki bu değişim aynı zamanda politik ve ekonomik şartlardaki değişimlere duyarlı bir dışa bağımlılık da oluşturmaktadır. Bu dışa bağımlılığın bu kurumların, kuruluş gayelerine uygun bir biçimde varlıklarını sürdürmesi açısından bir tehdit oluşturmaması için geleneksel kaynakların faaliyetlere nispetle uygun bir biçimde genişletilmesi gerekmektedir. Bu anlamda sabit faaliyetler ile sabit kaynaklar arasındaki orantının korunması önerilmektedir.
PROJE EKSENLİ ÇALIŞMALAR
İslami STK’ların kaynak bağımlılığına bağlı olarak (çevre koşullarının değişimine uyum sağlayarak) yaşadıkları örgütsel değişimler devam edecektir. Bu bağlamda kurum çıktılarını kamuoyuna daha açık ve kolay bir biçimde göstermenin ve kaynak bulmada avantajlı olduğu için proje eksenli çalışmaların sayı ve ağırlığının da gittikçe artması beklenmektedir. Ancak faaliyetlerdeki bu değişim aynı zamanda bu kurumların kimliklerini kazanmalarına zemin hazırlayan geleneksel faaliyetlerin de geri planda kalmasına yol açabilir. Belirli bir periyodu kapsayan projelerin kurumsal sürekliliği yansıtmada çeşitli sorunlar meydana getirmesi söz konusudur. Bu sebeple geleneksel faaliyetlerin güncellenerek, geliştirilerek ve çeşitlendirilerek sürdürülmesi bu riski minimize edecektir.Kuruluşlardaki insan kaynaklarındaki mevcut değişim eğilimi devam edecektir. Bu bağlamda gittikçe cemaatsel ilişkilerden gelen gönüllüden ziyade kuruluşun çalışma alanı üzerinden ve halkla ilişkiler faaliyetlerinden gelen gönüllülerin sayısında artış olacağı öngörülmektedir. İnsan kaynaklarında yaşanan bu değişimi çerçevelemek üzere profesyonel çalışanlar ve gönüllüler için eğitim ve kapasite geliştirme faaliyetlerine katılımı da kapsayacak şekilde insan kaynakları politikaları hazırlanmalıdır. Kurumlardaki gönüllü katılımını geliştirmek üzere gönüllülük politikaları geliştirilmelidir.
Girilen ilişkiler ve ilgi duyulan alanlar göz önüne alındığında STK’lardaki uluslararasılaşmanın artarak devam edeceği öngörülmektedir. Ancak mevcut durumla kıyaslandığında uluslararası faaliyetlerin önümüzdeki on yıl içerisinde bugünkü mevcut durumdan farklı olarak kişisel ilişkileri aşarak ve kurumsal bir mahiyet kazanarak daha derinlikli bir hâl alacağı öngörülmektedir. Buna bir hazırlık olması bakımından İslami STK’ların uluslararası ilişkiler birimlerini kurmaları veya güçlendirmeleri önerilmektedir.Son yıllarda yaşanan toplumsal ve siyasi çalkantıların da etkisiyle İslami STK’ların üzerinde yer aldıkları cemaatsel zeminlerdeki değişimlerin hızlanarak devam edeceği öngörülmektedir. Buna bağlı olarak kurumlardaki yukarıdan aşağıya doğru olan hiyerarşik yönetim süreçlerinin de işleyişinde sorunların artarak devam etmesi beklenmektedir. Bu sorunlar yönetim kademeleri ile gönüllü kademelerin birbiri ile olan irtibat ve bağının zayıflamasına yol açmaktadır. Bu sebeple kurumsal dinamizmi sürdürme açısından İslami STK’ların yönetişim ilkelerini belirlemeleri ve katılımcılık sorunlarını aşmaları gerekmektedir.İnternetin oluşturduğu imkânlar ile değişen bağışçılık yapısı ve mali kaynakların farklılaşması ile birlikte İslami STK’ların gittikçe daha şeffaf ve hesap verebilir hâle gelmeleri beklenmektedir. Bu sürecin ilerletilebilmesi için yasal çerçevenin de kolaylaştırılması sağlanmalıdır. Dolayısıyla İslami STK’ların sivil toplum alanındaki mali ve idari yapının şeffaflaşmasına katkı sağlayacak yasal bir çerçevenin oluşumu için aktif ve talepkâr olması gerekmektedir.
İslami STK’larda kadınların sayı ve görünürlüklerindeki mevcut eğilim artarak devam edecek; kadınlar gittikçe daha fazla yönetsel konumlara geleceklerdir. Kurumlarda hâlihazırda kadınların artan etkinliğinden rahatsız olanların mevcudiyeti göz önüne alınırsa bunun bir kurumsal değişim yönetimi gerektirdiği görülebilir. Bu minvalde STK mekânlarının ve faaliyetlerinin kadınların katılım ve temsili için uygun hâle getirilmesi bu sorunların aşılmasına katkı sağlayabilir.
STK’LAR AMAÇLARINA BAĞLI KALMALI
İslami STK’ların son zamanlarda gittikçe daha fazla miktar ve oranlarda kamu kaynak, imkân ve fonlarından faydalandıkları görülmektedir. Ancak henüz bu kaynakların kullanımı için rekabetçi, açık bir başvuru ve değerlendirme sisteminin oluşturulamaması çoğunlukla bu kaynaklara erişebilmek için şahsi ilişkilerin devreye girmesine yol açmaktadır. Kamu kuruluşları ile girilen bu tür ilişkiler kuruluşların özerkliklerine zarar vermekte ve gittikçe bu kuruluşları siyasileştirmektedir. Bu sebeple İslami STK’ların amaçlarına bağlı kalarak varlıklarını devam ettirebilmeleri için kamu kuruluşları ile girdikleri mali ilişkilerin açık ve şeffaf bir çerçeveye oturtulması zaruridir. Bunun için kamunun STK desteklerinin koordinasyonundan sorumlu ulusal bir yapı veya mekanizma oluşturulmalı ve destek çerçevesi daha açık hâle getirilmelidir. Proje desteği veren kamu kuruluşlarının internet sayfasında desteklenen kuruluşların ve projelerin isimleri, özetleri ve projenin toplam maliyeti ile yapılan hibe tutarı kamuoyunun erişimine açık şekilde paylaşılmalıdır. Buna ek olarak İslami STK’ların da her yıl kamudan aldıkları her türlü resmî desteği faaliyet raporlarında paylaşmaları bir güven oluşturmak bakımından önerilmektedir. Böylece devlet ile STK’lar arasındaki ilişki izlenebilir, şeffaf bir hâle gelecektir.
İslami STK’lar ile iş dünyası arasındaki ilişkiler hâlen şahsi ve gayri resmîdir. Bu kuruluşlarda kurumsal sosyal sorumluluk uygulamaları hâlen daha istisnaidir. Özel sektörün STK’lara ayni ve maddi destek vermesini kolaylaştıran ve bunu teşvik eden bir yasal çerçevenin oluşturulması meselesi önemini korumaktadır. Aynı zamanda kaynak çeşitlemesi ve yaygınlaşma açısından İslami STK’ların çalışmalarına özel sektörden destekler almada daha açılımcı olmaları önerilmektedir. Özel sektör ile İslami STK’ları bir araya getirecek iletişim kanalları güçlendirilmeli; örnek uygulamalar yaygınlaştırılmalı ve olumlu modeller oluşturulmalıdır.Son zamanlarda sıkça konuşulduğu üzere İslami STK’ların gençlere erişimindeki sorunların artarak devam edeceği öngörülmektedir. Özellikle kullanılan muhafazakâr dilin ve yeni kuşağın sorunlarını kavrayamayan bakışın bunda rolü büyük gözükmektedir. Gençliğe erişim ve gençliğin katılımı konusunda yeni çalışma stratejilerinin geliştirilmesi gerekmektedir.İslami STK’ların birbiri ile ilişki ve iletişimini güçlendirecek, ortak sorunlara ortak çözümler üretebilecekleri mevcut platformların etkinliği artırılmalı ve yenileri oluşturulmalıdır. Bu anlamda son zamanlarda daha çok siyasi saiklerle çeşitli platformlarda bir araya gelen İslam STK’ların aynı zamanda bu iletişimi, kendi faaliyetlerine dair etkileşim ve birbirini desteklemek üzere de geliştirmeleri gerekmektedir.Son yıllarda siyasal alanda yaşanan kutuplaşmanın İslami STK’ların söylem ve faaliyetlerine de yansıdığı görülmektedir. Bu kutuplaşma bir açıdan kontrolsüz bir siyasallaşmayı da beraberinde getirmektedir. Dolayısıyla bu eğilim devam ettikçe İslami STK’ların müntesipleri üzerindeki yönlendirici etkilerinin zayıflaması söz konusudur. Nitekim bu minval üzere endişeler yaygındır. Aynı zamanda sözkonusu cepheleşme hâli, bu kuruluşların toplumun geniş kesimlerine erişimine dair de kısıtlayıcı bir etken oluşturmaktadır. Dolayısıyla İslami STK’ların hızlı bir biçimde kutuplaşma siyasetinin ötesine geçmeleri ve toplumun genelini kucaklayıcı bir söylem ve faaliyet çerçevesi kurmaları gerekmektedir.
ŞEFFAF VE GENİŞ ÇAPLI BİR İLETİŞİM STRATEJİSİ OLUŞTURULMALI
15 Temmuz sonrasında ortaya çıkan yeni koşullar İslami STK’ların toplumdaki algısını olumsuz etkilemektedir. Uzunca bir zaman İslami söylem ve argümanları güçlü bir biçimde kullanan bir yapının darbe girişiminde bulunmasının, aynı zamanda benzer argüman ve söylemleri kullanmak durumunda olan diğer kuruluşlar için de bir güvensizlik oluşturduğu görülmektedir. Bu yaygın sorunu aşmak üzere, İslami STK’ların oluşturacakları platformlar dâhilinde ve ayrı ayrı olarak bu yeni durumla başa çıkmak üzere şeffaflığa dayalı geniş çaplı bir iletişim stratejisi oluşturmaları gerekmektedir.İslami STK’ların son on yılda devam eden devletle yakınlaşma süreci gittikçe bir bütünleşmeye dönüşmektedir. Bu yakınlaşma bir taraftan çalışma alanını ve kaynakları genişletmesi ve meşruiyet problemini gidermesi sebebiyle olumlu bir etki oluştururken diğer taraftan da İslami STK’ların sosyal dinamizmini olumsuz etkilemektedir. Zira bu kuruluşlar artık geliştirecekleri politikalarda ve yapacakları faaliyetlerde eskisi kadar rahat ve bağımsız hareket edememektedirler. Eğer İslami STK’lar devlet ile girdikleri ilişkiyi kontrollü bir mesafeye çekmezlerse daha önce Kemalist STK’ların başına gelen toplumdan kopma riski ile karşı karşıya kalabilirler. Dolayısıyla bu kuruluşların toplum ve problem temelli olma vasıflarını korumaları gerekmektedir. Bunun için İslami STK’ların toplumsal ağlarını ve ilişkilerini canlı tutmaları gerekmektedir.
Sonuç olarak İslami STK’ların girmiş oldukları formelleşme, odaklaşma, uzmanlaşma ve profesyonelleşme eğiliminin devam edeceği öngörülmektedir. Buna bağlı olarak ortaya çıkacak imkân ve zaafların, fırsat ve tehditlerin dikkatli bir biçimde izlenmesi gerekmektedir. Kurumları varoluş gayelerinden koparacak hızlı değişimler kadar hayatiyetlerini koruyamayacak duruma gelmelerine sebebiyet verecek tutuculuklar da gelecek açısından sorun oluşturmaktadır. Yaşanan hızlı değişimin yönetilmesi, yönlendirilmesi ve olumsuz yönlerinin bertaraf edilip olumlu yönlerinin artırılması için gerçekleştirilecek araştırma, izleme ve planlama çalışmalarının sürdürülmesi gerekmektedir.” (Sunar, 2018: 81-84).
Kurumsal Yönetim Akademisi’nin, öngörü ve önerilerini katılarak iktibas ettiğimiz “Türkiye’de İslami STK’ların Kurumsal Yapı ve Faaliyetlerinin Değişimi” başlıklı alan araştırmasının STK yöneticilerimiz başta olmak üzere tüm ilgilerce dikkate alınacağını umuyor, hâlen devam etmekte olan benzer iki ayrı alan araştırmasının da muvaffakiyetle neticelenerek kamuoyuyla paylaşılmasını temenni ediyorum.
Kaynak:
SUNAR, Lütfi; Türkiye’de İslami STK’ların Kurumsal Yapı ve Faaliyetlerinin Değişimi. Kurumsal Yönetim Akademisi Araştırma Raporları-1, KYA yayını, İstanbul 2018, 90 s., , 10.02.2018.
Anahtar Kelimeler:
Lütfi Sunar, İslami STK’lar, İLKE İlim Kültür Eğitim Derneği, Kurumsal Yönetim Akademisi, (KYA), kurumsal yapı, kurumsal değişme, kurumsal aidiyet, faaliyetlerin değişimi, örgütsel değişim, değişimin yönetilmesi, formelleşme, odaklaşma, uzmanlaşma, profesyonelleşme, devletle yakınlaşma, devletle bütünleşme, cepheleşme, kutuplaşma, gönüllülük politikaları, proje eksenli çalışmalar, kurum dışı fon, 28 Şubat Postmodern Darbesi.
LÜTFİ SUNAR, İSLAMİ STK’LAR, İLKE İLİM KÜLTÜR EĞİTİM DERNEĞİ, KURUMSAL YÖNETİM AKADEMİSİ, (KYA), KURUMSAL YAPI, KURUMSAL DEĞİŞME, KURUMSAL AİDİYET, FAALİYETLERİN DEĞİŞİMİ, ÖRGÜTSEL DEĞİŞİM, DEĞİŞİMİN YÖNETİLMESİ, FORMELLEŞME, ODAKLAŞMA, UZMANLAŞMA, PROFESYONELLEŞME, DEVLETLE YAKINLAŞMA, DEVLETLE BÜTÜNLEŞME, CEPHELEŞME, KUTUPLAŞMA, GÖNÜLLÜLÜK POLİTİKALARI, PROJE EKSENLİ ÇALIŞMALAR, KURUM DIŞI FON, 28 ŞUBAT POSTMODERN DARBESİ.