Musa Ebu Merzuk, İslami Direniş Hareketi “Hamas” Siyasi Birimi üyelerinden ve hareketin önde gelen liderlerinden biri.
Hatta kendisi için Hamas’ın Halid Meşal’den sonraki iki numaralı ismi denilebilir.
Geçenlerde Musa Ebu Merzuk’a ait olduğu söylenen bir ses kaydı yayınlandı.
Hamas lideri, hareket tarafından bugüne kadar yalanlanmayan ses kaydında daha önce Hamas liderlerinden duyulmamış bir şekilde İran’a ağır suçlamalar yöneltiyor.
İranlıları kastederek, “Bunlar en çok batınilik yapan ve sözlerle oynayan insanlar” diyen Ebu Merzuk’un İran’a yönelttiği en büyük suçlama “yalancılık”.
Son yıllarda hareketin Tahran ile ilişkilerinin iyi olmadığı ve İran’ın Hamas’a para yardımını kestiği biliniyor.
Ebu Merzuk ses kaydında o konuya da değiniyor ve şöyle diyor:
“2009 yılından bu yana onlardan hiçbir yardım gelmedi. Bütün söyledikleri yalan.”
“Bize, ‘yardıma hazırız’ diyorlar. ‘Buyurun, yardım edin’ dediğimizde ‘Önce Sudan’la ve falanca cihetle ilişkilerimizin düzelmesi için çalışmanızı istiyoruz’ diyorlar.”
“2011 yılından bu yana kaybettikleri her gemi için ‘O gemi size geliyordu’ diyorlar. Nijerya’da bir gemi yakalattılar. Bana, ‘O gemi size geliyordu’ dediler. Ben de ‘Bu gemilerden biri yolunu şaşırıp neden bize gelmez? Tüm yakalanan gemiler nedense bize gelmiş oluyor’ dedim.”
Nijerya’daki Şii milislere gemiyle silah gönder, gemiye ve silahlara el konulunca da Hamas’a “O gemi aslında size geliyordu” de.
Tam İran’a yakışan bir davranış.
Ebu Merzuk, Tahran’ın Yemen’de oynadığı rolü ve Husilere verdiği desteği de eleştirerek, “Yemen’de ne yaptıklarını gördünüz mü? Yüzde 3’ü geçmemelerine rağmen nasıl darbe yaptılar?” diyor.
Hamas Hareketi, Müslüman Kardeşler Cemaati’nin Filistin kolu.
Müslüman Kardeşler’in İran’a bakışı ve İran ile ilgili açıklamaları bugüne kadar hep olumlu idi.
Cemaat bugüne kadar Tahran’ın yanlış politikaları karşısında dahi sessiz kalmayı tercih etti.
Bu tavırda İran’ın Filistinli gruplara ve Hamas’a yaptığı yardımların da elbette payı vardı.
İran da o açıklamaları ve hataları karşısındaki sessizliği propaganda malzemesi yapıyordu.
Birçok Sünni gencin sevgisini ve sempatisini bu yolla satın aldı.
Fakat bu denklem artık geçerli değil.
İran’ın Hamas’a yaptığı yardımı kesmesi kadar bölgede izlediği mezhepçi politikaların savunulacak hiçbir yanının kalmaması da denklemin bozulmasında etkili oldu.
Hamas İran’ı savunmayı sürdürseydi Tahran’ın para yardımı da devam edecekti.
İlişkilerin onarılması için Hizbullah ve diğer bir takım çevreler devrede.
Fakat Hamas mevcut şartlarda İran’la ilişkilerinin düzelmesinin kendisine ödeteceği ağır bedelin farkında.
Bu arada, Ürdün Müslüman Kardeşler Cemaati’nin siyasi kolu İslami Çalışma Cephesi Partisi, Irak ve Suriye’de Sünnileri hedef alan saldırıları kınayan bir bildiri yayınladı.
Bildiride, Irak’ta yaşananların amacının Sünnileri siyasi, ekonomik ve coğrafi olarak ikinci plana itilmiş bir azınlık haline getirmek olduğu ifade edildi.
Irak’ta ve Suriye’de yaşananlar karşısında dünyanın sessiz kalması eleştirildi.
Bu sessizliğin Suriye halkının yarasını derinleştirdiği, katil Suriye rejimine ve bölgede istikrarsızlığın sürmesini isteyen Siyonistlere hizmet ettiği belirtildi.
Tahran’ın bölgedeki politikalarında değişiklik olmazsa önümüzdeki günlerde İran’a yönelik eleştirilerin devam etmesini bekleyebiliriz.