Tarihimizde olduğu halde unuttuğumuz veya unutturulan o kadar çok kurum ve kavram var ki saymakla bitmez. Bazen millet olarak büyük bir “hafıza” kaybına uğradığımız ifade edilince acaba abartıyor muyuz, diye düşünüyorum. Dünyaya hükmeden büyük devletler kurmuş bir millet olarak her alanda önemli gelenekler, kurumlar ihdas ettiğimiz gerçeğini hepimiz biliriz. Ancak geçmişte var olmuş ve başarıyla uygulanmış yapıları günümüze taşıyamadığımız için şu an yaptığımız, geçmişe iltifat etmekten öteye geçmez.

İyilikler, kötülükler tekrar edilerek çoğalır. Bunun tersini düşünecek olursak bunlar tekrar edilmeyerek yani yapılmayarak unutulur. Tamamen kaybolmayanlar da anlam ve görev değiştirerek yaşamaya devam eder. Kurumlaşmış iyilik müesseseleri, iyi insanların elinde nesilden nesile geçerek varlığını sürdürür. Bu durum hem yaşayanlara hem de ahirete intikal edenlerin hanelerine dua olarak yazılır.

Size bugün amel defterlerini açık tutan bir kurumdan söz edeceğim: Karz-ı Hasen Vakfı. Okuyucularımızın büyük çoğunluğu bu “karz-ı hasen” nedir, diye soracaklar. Gelin bu sorunun cevabını vakfın sitesindeki tanımdan alalım: “Kelime manası olarak ‘güzel borç’ anlamına gelen ve Kur’ân-î bir terim olan ‘karz-ı hasen’; kişinin herhangi bir çıkar gözetmeden karşılığını sadece Allah’tan bekleyerek verdiği borçtur.” Bu kavram Kur’ân-ı Kerîm’de farklı ayetlerde geçmektedir.

Uluslararası Teknolojik Ekonomik Sosyal Araştırmalar Vakfı-UTESAV’da uzun yıllar, “değerler” başlığı altında hem kavram hem de kurum olarak yitirdiklerimizi geri kazanmak veya yeniden ihya etmek için çok sayıda arama toplantısı, çalıştaylar yaptık. Karz-ı hasen konusu da bunlardan bir tanesi idi. Konuşmak önemlidir fakat yapmak her zaman daha kıymetlidir. Bizim fikir düzeyinde konuştuğumuzu; bir yiğit adam, vakıf insan Mehmet Koca, bir müesseseye dönüştürüp vakıf haline getirerek tarih yazdı. MÜSİAD’ın Karz-ı Hasen Sandığını da burada anmak isterim. O da başlı başına bir yazı konusu.

Mehmet Koca’dan başka vakıfta görev alan çok sayıda kıymetli hamiyetperver dostum var. “Karz-ı hasen” kavramını “gençlerin evlenmesi“ için uyguluyorlar. Ne kadar ince, zarif ve medenî bir düşünce… Vakıf bugüne kadar yapılan bağışları, borç alan kişilerin sayılarını, alınan verilen paranın miktarını sitesinde yayınlıyor.  Bunu açıktan duyuruyor olması beni çok sevindirdi. Darısı diğer vakıf ve derneklerin başına…

Karz-ı Hasen Vakfı; yaşadığımız çağda gençlerin “nasıl olsa bir kez evleniyoruz” düşüncesiyle “gereksiz” harcamalar yaptıklarına vurgu yaparak uyarılarda bulunuyor. Vakıf bu konudaki amacını şöyle ifade ediyor:

“Karz-ı Hasen Vakfı; hayatlarını idame ettirebilecek yeterliliği olduğu halde, maddi imkânsızlıklardan dolayı ev kuracak birikimi olmayan ve evlenmeyi erteleyen gençlere yardımcı olmanın hem sosyal hem de dinî bir yükümlülük olduğu bilinciyle hareket ederek evlenecek çiftlerimize, ihtiyaçları olan maddî yardımın Genç Yuva Kooperatifi aracılığıyla temin edilmesini sağlamaktadır.”

Başkan Koca’ya sordum; sistem nasıl işliyor, yeni olduğu için sorunlar yaşıyor musunuz? Çok iyi gittiğini, beklediklerinden daha başarılı olduğunu ifade etti.

Verdiğinin kat kat fazlasını kendisine ödemesi için Allah'a güzel bir borç (isteyene faizsiz ödünç) verecek yok mu? Darlık veren de bolluk veren de Allah'tır. Sadece O'na döndürüleceksiniz. (Bakara Sûresi / 245. Ayet)”