“Ne gerek var, küresel dünyada imalatçı olmaya gerek yok ki artık. Bir şey yapmak; ne kadar da saçma… Milletin parasını boşa çarçur etmeyin; niye yerli araba yapıyorsunuz ki ne lazımsa satın alın. Hem sen otur şeftalini üret; ne işin var senin arabayla, insansız hava aracıyla, uçakla, gemiyle… Sen şimdi Nükleer santral de yaparsın, nükleer teknolojiyle tanışıp nükleer tıp, nükleer denizaltı, nükleer gemi de yaparsın. Hatta haddini aşar; kendi uydularını fırlatır, uzaya da çıkarsın. Kendi aşılarını yapma; benden satıl al, sana satarım istediğin ilacı. Arabayı da satarım, ona takacağın lastiği de, yakacağın benzini, mazotu da ben satarım sana. İlla ki bir şey yapacağım diyorsan ben sana montaj fabrikaları kurarım, montajcılık yaparsın. Artık dünya küresel bir köy; ne lazımsa ben veririm, sen bana ucuz tatil yapacağım oteller inşa et, geleyim senin sahillerinde denize girip güneşleneyim. Senin yerin bu, dünyadaki pozisyonun bu… Ben sana bu görevi verdim, verilen emirlere riayet et; otur oturduğun yerde. Eğer haddini aşarsan, sana verilmiş emirlerin dışına çıkarsan başına geleceklere de katlanırsın…

Haddini aşarsan askeri darbe yaparım, terör örgütlerini başına bela ederim, fay hatlarını, sinir uçlarını kaşıyıp kargaşa çıkartırım. Vakıflar, dernekler, örgütler kurar üzerine salarım. Siyasetçiler, akademisyenler, gazeteciler kiralarım yağmur gibi yalanları yağdırırım. Hem sen kimsin; ‘enerjide bağımsızlık, milli ekonomi’ diye laflar ediyorsun. Dünyanın bütün kurumları bana ait; sana istediğim puanları verdiririm. Seni ölçen de benim, tartan da benim haddini bil…

Ben sana nasıl giyineceğini, nasıl eğleneceğini emredeceğim. Meraklanma zoruna gitmeyecek moda laflarıyla canını yakmadan, en çok nereden uyuşmuşsan orandan keserek şekillendireceğim seni. Benim söylediklerime sevinecek, benim trajedilerime üzüleceksin. Senin vicdanını da, aklını da ben ayarladığım için, hayallerini de ben belirleyeceğim. Hiç korkma, sana taktığım tasmalar canını yakmayacak; çünkü özenerek bezenerek takacaksın çok hoşuna gidecek…”

Yukarıda yazanlara kıyam eden onurlu vatan evladı gençler; Anadolu, kadim bir nidayla sizi davet ediyor. Hazır olunca değil, şartlar oluşunca değil, yarın değil, az sonra değil, şimdi bugün kıyam vaktidir. Kalkın ayağa size böyle emreden pervasız eşkıyalara haddini bildirin. Kalkın ayağa ve bu milletin boynuna takılmış tasmaları kırın, zincirleri kopartın artık…

Ellerinizden öpüyorum; Allah yolunuzu açsın çabalarınızı bereketlendirsin, gayretlerinize neticeler nasip etsin inşallah… Şu düzeni bozan; o elmas gibi keskin ve tertemiz fikirleri taşıdığınız cesur alınlarınızdan öpüyorum. Allah, o iman dolu göğüslerinize inşirah versin, Allah sizden razı olsun, iyi ki varsınız…