Yolsuzluğa ve rüşvete kılıf arayanlara uygun fetvalar verdiği için gündeme gelmek yerine, İslâmi hakikatleri ve hükümleri hatırlattığı için açığa alınan Samsunlu İhsan Şenocak Hoca, bazı çevreler tarafından öyle bir eleştiriliyor ki, zannedersiniz bu hükümleri ilk kez duymuşlar ya da bunların tamamını Şenocak Hoca uydurmuş.
Fıkıh kitaplarında bu hükümler 1400 yıldır yerli yerinde duruyor; mesele şu ki, artık bunları hatırlayacak zamanımız yok.
Birisi “Erkeklerle kadınlar el sıkışmazlar” dediğinde silkinip kendimize gelecek yerde, “Bu çağda bu fetva” diyorsak mesele İslâm’da değil bizdedir. Kendimizi hesaba çekebilmemiz gerekirdi.
Ne diyordu Üstâd Necip Fazıl: “İslâm yenilenmez. Anlayışı yenilemek gerekir. Anlayış mı? Nurun aynadaki aksi… Aynayı yenilemek… Güneş yenilenmez, göz yenilenir.”
Fakat son zamanlar anlayışlarını yenilemek yerine İslâm’ı yenilemeye çalışanların pervasızca yürüttüğü gayretlerin sonuç verdiğini üzülerek müşahede ediyoruz.
Bunlar yani Ehli Sünnet düşmanlığı yeni bir akım ya da okul değil ama ülkemizde bunlara karşı duran âlimler Şenocak Hoca misali susturulmaya çalışıldığı için bugünlerde sesleri daha gür çıkar hale geldi.
Taşları bağlayıp köpekleri salıyorlar.
Ehli Sünnet düşmanlarının en büyük gafleti, ihaneti ve affedilemez şenaatleri, sevgili peygamberimizi, Allah’ın Resulü’nü hâşâ bir postacı mesabesine indirmiş olmalarıdır.
Hadisleri, Kur’an-ı Kerim’i istedikleri gibi yorumlayarak Kur’an’a mugayir kabul eden bu zihniyetin bir tek hedefleri var o da, bilerek ya da bilmeyerek, farkında olarak ya da olmayarak Ehli Sünnet cephesini içten çökerterek, Ehl-i Sünnet coğrafyasını emperyalizme teslim etmek.
Bunun için her türlü fırıldağı çevirip, her türlü numarayı çekiyorlar.
Duvardaki Allah lafzının yanındaki ‘Muhammed’ lafzına bile tahammülleri yok.
Peygambere, hadislere ve O’nun mucizelerine bu kadar düşmanlık yapanlar, tasavvufa ve evliyaların kerametlerine neler yapmazlar.
Nihayetinde bu İslâm’ı tıpkı batılı Modernistlerin Hırıstiyanlığa yaptıkları gibi seküler hale getirmek; ‘Tanrıyı yeryüzünden kovarak gökyüzüne çıkarmak ve dünyayı insanın idaresine teslim etmek.’
Miraç gibi Mucizeleri reddederler, Kabir azabını kabul etmezler, Peygamberimizin şefaatinin hak olduğuna, ölülerin dirilerin duasından, sadakasından ve haccından faydalanacağına inanmazlar.
Peygamberlerden sonra ümmetin en efdâlinin Hz. Ebubekir, ondan sonra Hz. Ömer, ondan sonra Hz. Osman ve sonra Hz. Ali olduğunu, sahabelere dil uzatmanın en büyük günah ve evliyaların kerametlerinin hak olduğunu tasdik etmezler.
Dikkat ederseniz bu seküler din telakkisi tam da FETÖ’nün ‘Dinlerarası Diyaloğu’ için biçilmiş kaftan.
Allah Resulü’nün bütün insanlığa getirdiği çağlar üstü nizam yerine tek kullanımlık bir din anlayışı…
Modern zamanlar dini…
Tasavvufu toptan din dairesinden çıkartan ruhsuz, maneviyatsız, materyalist…
Herhalde tek dinli bir dünya için hazırlanmış projenin ilk basamağı; Modernite sosuyla konserve edilmiş seküler İslam…
İslâm’ın bir İçtimai nizam teklifi olduğunu ıskalayan şeriatsız bir din…
Fert ile toplum arasındaki bağı kopartan tek kullanımlık bir din. Dikkat edelim son kullanma tarihi geçmiş olmasın…