Bu ülkenin “fırsatçılar” diye bir baş ağrısı var; bir türlü kurtulamadığı gerçek bir bela! Kuş gribi bahanesiyle tüketiciyi kuş gibi yoluyorlar. Tavuk eti fiyatları zamlandı, yetmedi; yumurta fiyatları katlandı, hızlarını alamadılar ve Türkiye’nin yumuşak karnı olan “ithalat” çıkmazını kullanarak kırmızı et fiyatlarına yüklendiler.
Öyle bir insafsızlık ki Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı bile yaşanan soyguna “Bunu ne Hak kabul eder ne de kul” diyerek isyan etti.
Neydi bu kan emicilerin bahaneleri? “Kuş gribi var ve yumurta bulunamayacak!”
Peki ya gerçekler?
Yumurta sektöründe arz talep dengesi var; hatta yüzde 15’lik bir arz fazlası var. Ama buna rağmen yüzde 50 zam yaptılar. Birkaç cılız tepki hariç geri adım attıracak bir yaptırım göremedik. Yine yapanın yanına kâr kaldı; tüketici soyulduğuyla kaldı!
Birileri kazançlarına kazanç katarken kaybeden yine Türk tüketicisi oldu.
Herkesin ağzına sakız ettiği “fırsatçılar var” klişesi burada da karşımıza çıktı. Bakanlık, sektör temsilcileri, perakendeciler ve tüketiciler aynı kanaatte. Herkes, “Bu söylentilerle nemalanmaya çalışan fırsatçı kesimler var” diyor. İyi, güzel de kim bu fırsatçılar? Devlet artık gereğini yapmalı ve bunları bulup ortaya çıkarmalı, sektörden kazıyıp atmalı, tüketicinin bir daha soyulmasına müsaade etmemeli.
Soygun sadece yumurtada değil; beyaz et fiyatları yüksek, kırmızı et fiyatları yüksek, sebze ve meyve fiyatları âdeta uçuşa geçmiş vaziyette!
Mevsim kışa döndü, milletin cüzdanına da karlar yağdı! Sebze ve meyve fiyatları el yakıyor. Tarlada yüzüne bakılmayan limon marketlerde 40 liranın altına düşmüyor, halden 40 liraya çıkan domatesin market fiyatı 90-100 lira aralığında, biber fiyatları 100 lirayı geçti! Öyle ki mevsim sebzesi olan karnabaharın hal çıkış fiyatı 45-50 lirayken marketlerde kilogram fiyatı 120 liranın üstüne çıktı.
Mevsim meyvesi mandalina… Tarlada 5 lira bile etmeyen mandalina marketlerde 50 liraya satılıyor. Aynı durum kabak, patlıcan, pırasa ve ıspanak gibi mevsim sebzelerinin fiyatlarında da yaşanıyor. Üretici-hal-tüketici fiyatları arasında korkunç farklar oluşmuş durumda.
Her mazerete bir zam oyunuyla biz bu enflasyon canavarını nasıl alt edeceğiz? Her önüne gelen bir bahane bulup, bir algı rüzgârı oluşturup tüketiciyi soyuyor.
Evet, bunun adı apaçık soygun!
“Sert açıklamalar” yaparak, piyasayı “yakından takip ederek”, denetim ekiplerinin fotoğraflarını “servis” ederek bu işin üstesinden geleceğinizi zannediyorsanız yanılıyorsunuz. Çünkü mevcut piyasa gerçekleri ortada. Vatandaşın silkelenmesi için fısıltı gazetesinin bir söylentisi yetiyor da artıyor bile.
Fiyatı haksız yere artan ama ilgili bakanlığın müdahalesiyle tekrar eski fiyatlarına indirildiği açıklanan bir ürün var mı? Yok!
O zaman başka çözümler bulmalısınız; caydırıcı, adil, sürdürülebilir ve tüketiciye güven telkin eden bir piyasa oluşturmalısınız.
Öyle bir çözüm ki değil fırsatçılık yapmak, böyle bir alçaklığa tenezzül bile edenler doğduğuna pişman olacağını bilmeli. Piyasada ortaya çıkan fahiş fiyatlara karşın vatandaşın “devletim var ve bu işi nasıl olsa çözüme kavuşturur, beni korur” inancı tesis edilmeli. Bu iki konu çözüme kavuşturulmadan enflasyonla mücadelede başarı falan beklemek hayalcilikten öteye geçmeyecektir.
Tüketici şaşkın; savunmasız, çaresiz!
Bu fırsatçılara karşı bir eylem, bir denetim, bir yaptırım olmalı.
Durum ortada! Bütün bu yaşananlara rağmen Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek hâlâ “sabır ve kararlılıktan” bahsediyorsa Allah bu millete yardım etsin!
Asgari ücret oranları, emekli maaşı zam oranları, memur maaşı zam oranları açıklanmadan piyasada çok güçlü zam sinyalleri var.
Bana düşen uyarmak. Testi kırılmak üzere. Geç kalınırsa cılız tepkilerin, yaptırımdan uzak açıklamaların bir faydası olmayacaktır.
Buradan Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a çağrı yapıyorum. Lütfen olaya el koyunuz!
Ticaret Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı hatta İçişleri Bakanlığı olaya müdahil olmalı. Zira yaşananlar bir iç güvenlik meselesi hâline geldi. Devletin tüm birimleri ortak bir çalışma yapmalı ve bu soyguna dur demeli.
Hakk’ın ve halkın kabul etmediği bu soyguna karşılık, fırsatçılara adalet tokadını indirmenin zamanı gelmedi mi?