Ayhan Bora Kaplan suç örgütüne yapılan operasyon sonrası Ankara Emniyet Müdürlüğü’ndeki bağlantılarda oklar FETÖ’yü gösteriyor.

Özellikle emniyet ve yargıda FETÖ’ye yönelik yapılan operasyonlardan sonra muhalefet partisi temsilcileri ve fonladıkları basın yayın organlarının AK Parti’yi çekmeye çalıştığı bir tuzağa dikkati çekmek istiyorum.

İddiaları şu: “FETÖ’cüler devlet içinde gizlenmek için başka bir dinî cemaate bağlıymış gibi algı oluşturuyorlar.” Böylece kimse onların FETÖ’cü olduğundan şüphelenmiyormuş.

Bu komik iddialarından sonra AK Parti’ye şu çağrıyı yapıyorlar: “Devlet içinde hangi cemaatle bağlantılı olursa olsun herkes tehlikelidir ve devletten atılmalıdır.”

Bu iddiaları da talepleri de sinsi bir FETÖ operasyonudur!

FETÖ, darbe girişimi ve sonrası açık açık İslami cemaatlere çağrı yaparak AK Parti ve Erdoğan’a karşı kendilerine destek vermelerini istedi. Bekledikleri destek gelmeyince FETÖ adına konuşan isimler, İskenderpaşa, İsmailağa, Menzil ve Erenköy cemaatlerini isimlerini vererek tehdit ettiler.

15 Temmuz’da sokağa çıkarak devletin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanında duran bu İslami cemaatlerin; darbecilerin, destekçisi siyasi partilerin ve medya organlarının hedefi olması tesadüf değil, FETÖ’nün stratejik bir operasyonudur.

Devletin ve milletin yanında duran insanların bürokraside olmasından rahatsız olan FETÖ ve CHP, “tarikatçı” yaftasıyla önce kamuoyunda hayali bir öcü meydana getiriyorlar.

FETÖ, CHP ve fonladıkları medyanın köpürttüğü gibi devlette planlı ve organize bir cemaat yapılanması yoktur.

FETÖ NEDEN İSLAMİ CEMAATLERİ HEDEF ALIYOR?

Sürekli gündeme getirilen cemaatlerin hedefte olmasının en önemli sebebi bu cemaatlerin devletin varlığına ve milletin birliğine olan bağlılıklarıdır.

28 Şubat darbesinde İslami cemaatlere her türlü zulüm yapıldı. Devletin varlığı, milletin birliği zarar görmesin diye darbecilere en ufak bir tepki göstermediler. “Bize zulmeden devlet değil, devleti yönetenlerdir.” diyerek onları demokratik yollarla değiştirmek için mücadele ettiler. 

Darbeciler kan kusturdular ama onlar, soranlara “kızılcık şerbeti içtik” dediler!

Bu anlayıştaki insanların devlet içinde olmasından daha doğal ne olabilir? Muhalefet ve medyası bu insanları “tarikatçı” yaftasıyla hedef alıp FETÖ’nün sinsi operasyonuna bilerek destek oluyor.

CHP, devletini seven bu insanların görevlerinden atılmasını istiyor ancak devletten atılan FETÖ’cüleri tekrar görevlerine iade etmeyi vadediyor. Bu çelişki neden?

Darbecilere yeniden devletin kapılarını açmak isteyen CHP, darbecilere karşı devletin yanında duran vatanseverleriyse kapı önüne koymak için can atıyor.

CHP ve FETÖ, bu kadroları devletin varlığının sigortası olduğunu bildiği için hedef alıyor!

Muhalefetin ve medyasının, “devlet içindeki cemaatler tehdit oluşturuyor” haberleriyle kime hizmet ettiğini anlamamız gerekiyor.

FETÖ, muhalefet partileri ve medya organlarının; devletin, Erdoğan’ın ve AK Parti’nin yanında duran İslami cemaatleri hedef alması stratejik bir operasyon.

Strateji şu: “Devletteki FETÖ’cüler başka cemaatlerin içinde saklanıyor” yalanına devleti, Cumhurbaşkanı’nı ve AK Parti’yi inandırmak!

Operasyon da şu: “Devleti, Cumhurbaşkanı’nı ve AK Parti’yi kendilerine destek veren İslami cemaatlerle karşı karşıya getirmek!”

Umarım FETÖ’nün bu tuzağına düşülmez!