Postmodern sosyoloji söyleminde Jean Boudrillard, çağın gerçeklerini yansıtan önemli bir kavram inşa ediyor. Simülasyon!
Boudrillard ‘simülasyon’u şöyle tanımlar: “Gerçeğe ait tüm göstergeleri ele geçirmiş ve gerçeğin yerine geçmiş sahte.”
Bu tanım Türkiye’nin karşılaştığı en sofistike örgüt olan FETÖ’yü çok iyi tanımlıyor.
Senden gibi görünüyor ama senden değil…
Vatandaş kimliği taşıyor ama dış ülkelere çalışıyor…
Doğru söylüyorum diyor ama ‘yalan’ onlar için gerçek!
Şimdi ünlü sosyoloğa kulak verelim.
Boudrillard, “Hayatın televizyon içinde ve televizyonun da hayat içinde kaybolduğu bir çağda yaşıyoruz” diyor.
Olgularla algıların savaştığı mecra olan medyada öyle bir sahneye şahit olduk ki, inanılmazdı. Hem FETÖ gerçeği üzerinden hem de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın FETÖ ile mücadele konusunda sarf ettiği performansa örnek teşkil edecek bir canlı yayın izledik.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fransa Cumhurbaşkanı Macron’u ziyaret etmiş, çok istifadeli temaslar gerçekleştirilmişti.
Ama olan basın toplantısında oldu.
Bir Fransız gazeteci söz aldı ve Türkiye’nin DAEŞ’e silah yardımı yaptığını varsayarak, MİT TIR’larına yapılan kumpas operasyonun oluşturmaya çalıştığı algı üzerinden sorusunu kurguladı.
Aslında sormak istediği başka bir şeymiş gibi yaparak amacındaki algıyı pazarlamaya çalıştı.
Fakat Sayın Cumhurbaşkanımız yıların getirdiği siyasi tecrübeyle olaya anında müdahalede bulundu.
Orada tezgâhlanan oyunu gördü ve gazeteciye “FETÖ ağzıyla konuşma” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan MİT TIR’larına yapılan operasyonun yargı konusu olduğunu ve operasyonu gerçekleştirenlerin cezalandırıldıklarını söyledi. Dolayısıyla yalan haberler üzerinden yargıya varılarak soru sorulmasının gazetecilik faaliyetine uymadığını deklare etti. Erdoğan, “Gazetecilik yapmak isteyenin, ABD’nin bir terör örgütü olan YPG’ye verdiği dört bin silah dolu tırı da sorgulaması gerekirdi” diyerek gerçekleri görmezden gelen sahte gazeteciye sorumsuzluğunu hatırlattı.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’IN BASIN TOPLANTISININ ÇIKTILARI:
Bilinç oluşturmak zorundayız!
FETÖ yalnız değildir. Türkiye’de iflas eden çetenin dış bağlantıları, sözde tezlerinin yayılması adına medya ayağında faaliyet sürdürüyor.
FETÖ ile mücadele; Türkiye’deki yerel bir çete ile mücadeleden öte, Türkiye düşmanlarıyla mücadeledir.
Uyanık olmak zorundayız!
FETÖ dezenformasyona devam ediyor, algı operasyonlarına çalışmayı sürdürüyor.
Siyaset, STK, medya ve kamuoyu uyanık olmalı, agâh olmalı…
Mesela; Sayın Kılıçdaroğlu ısrarla diline doladığı “Köprüdeki askerlere de şöyle linç yapılmıştır” dememeli. Aslı olmayan bu haberleri dile dolamak şu dakikadan sonra FETÖ’ye memur olmak demektir.
Mesela; bir kısım medya kimi zaman küçük bir haber bandında kimi zaman da manşetten Diyanet’e ve İmam Hatip Liselerine saldırmaktan, iftira atmaktan, kumpas kurmaktan vazgeçmeli. Çünkü biliyoruz ki bunlar da bilinen FETÖ taktikleridir.
Türkiye’de ve dış ülkelerde özellikle sivil toplum alanında varlık sürdürmeye çalışan bilinen-bilinmeyen FETÖ üyelerine karşı dikkatli olmalıyız. STK’ların yönetimini ele geçirmek, politikalarına yön vermek gibi hedeflerinin yanında sadece ajanlık faaliyeti için bile adam yerleştirebiliyorlar.
Aman dikkat!
FETÖ ile mücadele bitmedi, daha çok uzun sürecek.
Nasıl büyümesi, gelişmesi, ülkeyi ağ gibi sarması 45-50 seneyi aldıysa temizlemesi de uzun sürecektir.
Yeter ki bu hassasiyeti diri tutalım ve agâh olalım.