IŞİD veya Arapça kısaltmasıyla DAİŞ, önceki gün gayet profesyonelce hazırlanmış, Arapça altyazılı Türkçe yeni bir propaganda filmi yayınladı.

Besmeleyle başlayan yaklaşık 17 dakikalık film Müslümanların Medine’ye hicretinden, Ensar ve Muhacirler arasında kurulan kardeşlikten, İslam devletinin kurulmasından yola çıkarak milliyetçilik hastalığının ve Batı hayranlığının yayılmasına, Osmanlı’nın yıkılışına, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna ve Atatürk’e, en sonunda da AK Parti’yi tekfire ve “Tağut Erdoğan”a kadar geliyor.

Hicretten Erdoğan’ın “tağutluğu”na nasıl gelindiğini hiç sormayın.

IŞİD’in tekfir mantığı buna gayet müsait.

Burada değinmek istediğim önemli bir nokta var.

Türkiye’nin Arap ülkelerine örnek olmasından ve başarılarından gayet rahatsız olan Arap Baharı karşıtı rejimler, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ve AK Parti’yi karalamak için çeşitli yollara başvuruyor.

Ankara’yı IŞİD’e destek veriyor gibi gösterme çabaları bu kirli propagandanın bir parçasıysa diğer bir parçası da Türkiye’nin NATO’yla birlikte Afganistan’da sivilleri öldürdüğü, İsrail’le ilişkilerinin iyi olduğu, Allah’ın indirdiği hükümlerle yönetilmediği ve Irak’ta Sünnileri katledenlere yardım ettiği ve benzeri söylemler.

Doğrularla yanlışların harman edildiği bu tür propagandanın amacı İslami hassasiyeti olan kesimlerde Türkiye’yi, AK Parti’yi ve Erdoğan’ı gözden düşürmek.

Bu propagandayı yapanlar gerçekten söylediklerine iman eden çevreler olsa “İnançlarının gereğini yapıyorlar” dersiniz.

Fakat Muhammed Dahlan’ın adamları sosyal medyada mücahit kisvesiyle bu tür bir karalama kampanyası yürütüyorsa orada mesele kesinlikle NATO ve Amerikan karşıtlığı ya da “Allah’ın indirdiğiyle hükmetme” meselesi değildir.

Her şeye rağmen IŞİD’in ve bölge halklarının özgürleşmesini istemeyen rejimlerin istihbaratları, yürüttükleri kirli propagandalardan istedikleri neticeyi alamıyorlar.

IŞİD’in söylemine ve eylemlerine El Kaide yanlıları dahi karşı çıkıyor.

Suriye’de rejime karşı savaşan gruplardan El Nusra Cephesi, geçtiğimiz günlerde, IŞİD’i “Haçlıların koruyucusu Amerika”, “karton Arap rejimleri” ve “Rafızi Şii gruplar” ile aynı safta yer almakla suçlayan bir video yayınladı.

Videoda El Nusra Cephesi komutanlarından Ebu Hatice El Muhacir, “Hariciler, sapık El Bağdadi’nin adamları, İslam’a ve ehline karşı Amerika tarafından yönlendirilir hale geldiler” diyor ve IŞİD’e karşı savaşmaya çağırıyor.

El Nusra Cephesi söz konusu videonun ardından önceki gün yeni bir video daha yayınladı ve “Ve litestebîne sebîlu’l mucrimin” (Canilerin yolunun deşifresi için) adıyla yayınlanan bu üçüncü videoda IŞİD’in “Çağın Haricileri” ve “Cehemmen ehlinin köpekleri” olduğunu söyledi.

Grubun fetva kurulu üyelerinden “Süfyan El Muhacir” videoda, aşırılık hastalığının ümmetin başına bela olduğunu belirterek, El Bağdadi Cemaati’nin Ehli Sünnet ve’l Cemaat’e aykırı hareket eden bidat ehli Hariciler olduğunu anlatıyor ve şöyle diyor:

“El Bağdadi Cemaati, İslami nasları basit ve yüzeysel bir anlayışla ele aldı. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in “Kur’an okurlar fakat boğazlarından aşağıya geçmez” diyerek Hariciler için yaptığı tanım tam da onlara uyuyor.”

Aynı videoda, El Nusra Cephesi’nin üyelerinden Ebu Ahmed El Cezairi de IŞİD üyelerinin “Biz Harici değiliz. Hiçbir Müslüman hakime karşı çıkmadık ve büyük günah işleyeni de tekfir etmiyoruz” diyerek Haricilik sıfatını reddetmelerine cevap vererek, Harici olmak için büyük günah işleyeni tekfir etmenin şart olmadığını, ilk Haricilerin de büyük günah işleyenleri tekfir etmediklerini söylüyor.

“El Bağdadi Cemaati tüm bir ümmete karşı çıktı” diyor.

El Nusra Cephesi’nin IŞİD hakkındaki şahitliği önemli ve IŞİD’e sempati duyabilecek, örgüt tarafından aldatılabilecek çevreler üzerinde İslam tarihinde sanki hiç fetih savaşı yaşanmamış algısı oluşturmaya çalışan hutbelerden daha etkili olacağı şüphesiz.