Gözden kaçırmamamız gereken bir gündem var.

Çağın ruhuna uygun güncel imaj ve yeni kurgularla çocuklarımızın ve gençliğimizin imanına musallat olanlar söz konusu!

Tabii bu gibi tipler dün de vardı, bugün de var, yarın da var olacak…

Misyonerler ülkemizde hâlâ bedava İncil dağıtmaya devam ediyor.

Din değiştirene maaş bağlayan Hristiyan derneklerden söz ediliyor.

1980’lerde gençlik dönemini geçirenler iyi bilir Emine Şenlikoğlu’nun “Gençliğin İmanını Sorularla Çaldılar” kitabını.

O dönemin gençleri şimdi aile sahibi ebeveyn oldular. Biraz şaşkınlar çünkü devir öyle bir değişti ki dijital çağın getirdiği değişim serüvenine yetişmekte zorlanıyorlar.

Bilgisayar, tablet, akıllı telefon ve dijital platformlarla donatılmış mekânlarımızda çocuklarımız, tüm bu teknolojileri müthiş iyi seviyede kullanırken ebeveynler bu bilgiye ne kadar haizler?

Ebeveynlerin bu teknolojileri en az çocuklar kadar iyi kullanmadan çocuklarını denetleyebilmesi mümkün değil. Dolayısıyla bu konuda eksik kalıyoruz ve bu süreçte çocuklarımız dijital mecralarda projelendirilmiş kişiliklere muhatap oluyorlar.

Proje kişiler, dikkati çekici imajlarla çocukların ilgisini celbediyorlar.

Misal; geçtiğimiz günlerde Diamond Tema, Youtube’da bilinen bir karakter olarak gündemimize girdi. Normal şartlarda hiç denk gelmeyeceğimiz şahıs, İslam’a ve değerlerimize yönelik ürettiği iftiralarla bilinirliliğini artırdı.

Şahıs hakkında soruşturma ve yakalama emri çıkarıldı fakat yurt dışında olduğundan şu anlık bir gelişme yok.

DIAMOND TEMA VE FİKRET ÇETİN

Konuya dair kısa bir özet geçeyim.

Diamond Tema Youtube’da 11-17 yaş arası kitleyi hedef alıyor.

Sözde agnostik ama gündeminde daha çok İslam düşmanlığı var.

Dinî değerlerimiz üzerinden ince kurgularla söylem geliştiriyor.

Pek felsefi imajıyla ağır abi modunda tavırlar satıyor, genç çocukları etkisi altına almaya çalışıyor.

Bu sahte imajı yine Youtube’daki bir münazarada yerle bir oldu.

İslami ilimlerde tahsilli ve Boğaziçi kökenli bir fikir işçisi olan Fikret Çetin, Diamond Tema’nın karşısına çıktı ve deyim yerindeyse kanalın tozunu attırdı.

Bu şişirilmiş balonun içinin ne kadar da boş olduğunu anladı pek çok takipçi.

Çok zeki ve donanımlı gibi gösterilen bu sahte fenomenin asıl niyeti böylelikle ortaya çıkmış oldu.

Geleneği ve köklü bir geçmişi olan dinî literatür üzerinden ezber cümlelerle konuşulamayacağı bir kere daha ispatlandı.

Bunların din düşmanlığı çalışılmış ve ezberlenmiş sözde argümanlardan ibaret!

Kof, küf ve kokuşmuş düşünceleriyle safiyane zihinlere tesir etme peşindeler.

Ta ki karşılarına inancını ilimle yoğurmuş samimi Müslümanlar çıkana kadar. Sonrasında saman alevi gibi sönüyor tüm parıltıları…

Fikret Çetin yayınladığı videosunda, bu gibi tiplerle zaman kaybetmenin yanlış olduğunu vurguluyor. “Sadece bir derse ihtiyacı vardı” diyerek bu nedenle münazaraya katıldığını ifade ediyor. Fikret Çetin; Gazali, Teftazani, Cüveyni, Sekkaki, Cürcani, Razi gibi hakiki ilim insanlarının kitaplarına odaklanmak gerektiğini söylüyor ve eski ilim insanlarının yanı sıra “Batı’da ve bizde yenilerden de çokça ilim insanı var” diyerek yorumunu sürdürüyor.

Ama “yeniler” dediğinde kesinlikle ‘derin isimler’e işaret ediyor.

YENİ MECRA YENİ DİL

Boş bezirgân tipleri ilmî olarak yenmek yeterli mi? Elbette ki yeterli değil.

Toplumda önce mezhepsizlik sonra dinsizlik üzerine çalışanlar var.

Tarikatların tümünü reddederek irfan geleneğini yok sayanlar söz konusu.

İnce kurgularla sorular sorarak gençleri tuzağa çekenler mevcut.

Peki, yapmamız gereken ne?

Çocuklarımızın ve gençlerimizin ruhuna ‘akleden kalbi’ nasıl nakşedeceğiz?

Doğruyu, hakikati; sağlam, kavi ve bozulmamış olanı yeni mecralara yeni bir dille taşımak tek çare.

Çocuklar ve gençler nerede ise biz orada konumlanmalıyız.

Akıllı telefonların, tabletlerin içinde en cazip şekilde oyunlarla, hikâyelerle, söyleşilerle yeniden şekillenmeliyiz; konum almalıyız.

Yeni rol modeller üretip gençlerin dilini konuşarak vahyi ve Efendi’miz aleyhisselamın yaşam tarzını anlatmalıyız.

Bir örnek; Diyanet Radyo’nun çalışması olan Asr-ı Saadet Radyo Tiyatrosu yeni nesil anlatımıyla 7-17 yaş arası çocuk ve gençlere hitap etmekte.

Zor değil.

Sadece fark etmeli, kafa yormalı ve emek vermeliyiz.