Yaklaşık bir haftadır ülkemizde maalesef koronavirüs kaynaklı vaka sayılarında bir yükseliş söz konusu.
Son bir buçuk ayın en yüksek rakamlarına ulaşılmış durumda ve bu durum gelecek günler adına da çok ama çok dikkatli olunması gerektiğini bizlere anlatıyor aslında.
Bayram ziyaretlerimizin kısıtlanarak yapılması gerekliliği hatta mümkünse telefonla bayramlaşmanın yapılması üzerinde yetkililerin o kadar uyarılarına buna uyan vatandaşımızın sayısı o kadar az oldu ki.
Bırakınız bu şekilde bayramlaşmayı bayram ertesine yıllık izinlerini kullanarak tatili uzatıp sahil şeritlerinde sosyal mesafe ve maske kuralına uymanın da yok denecek kadar az olduğu görüntüleri hep birlikte izledik.
Ve tahmin edilen sonucu da tüm ülke olarak görüyoruz uzmanlar ikinci dalga riskinin arttığını ve haklı olarak ta ciddi önlemlerin alınması gerektiğini her fırsatta dile getirmeye başladılar.
An itibariyle böyle bir durum varken turizm sektöründe yurtdışından gelen turist sayılarında artışların da olmaya başladığını görüyoruz.
Ayrıca Avrupa’nın birçok ülkesi ikinci dalganın gelebileceği endişesiyle vatandaşlarının yaz turizminde en çok tercih ettikleri İspanya ve Yunanistan’a gitmeleri noktasında yeni tedbirler getirmeye başladılar.
Tedbirler neticesinde Avrupa ülkeleri ile Rusya ve Ukrayna’dan ülkemize gelen sonrasında da gelecek olan turist sayılarında yukarı yönlü bir ivme yaşanacaktır.
Fakat yeni gelen turistlere uygulanan prosedürle ilgili karışıklıklar çözülmezse evet biz de “Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olabiliriz.”
Yani havalimanıma gelen yapılan testte pozitif çıkan turisti nasıl izole edeceğimizi ve bu izolede bulaşı riskini nasıl minimize edeceğimizi iyi belirlemeliyiz.
Bir diğer ve en önemli husus ise şudur; biraz daha fazla turist gelsin diye otelleri ağzına kadar doldurup istemediğimiz bir ikinci dalganın ülkemize de gelmesinin doğuracağı sonuçları her anlamda kaldırmamızın maliyetinin çok ağır olacağını bilerek hareket etmemiz gerekiyor.
İyi analiz yaparak artı ve eksileri bir yere not ederek hareket alanımızı belirlemeliyiz ki bir dalga ile daha karşılaşmayalım.
Şunu düşünerek hareket etmemiz gerekiyor: Almanya, Fransa ve Norveç vatandaşlarının riskli ülkelere tatile gitmemesi konusunda uyarı yapıyor ve riskli ülkelerden dönenleri farklı karantina uygulamalarına sokuyorsa bunu bizde yapmalıyız.
Bununla da yetinmeyip ülkemize gelecek turistlere uygulanacak prosedürleri tekrar tekrar gözden geçirip bizim lehimize olacak şekilde yenilemeliyiz.
Çünkü İspanya bu belirttiğimiz hususları yerine getirmediği için vakaları kontrol altına alamadı ve an itibariyle günlük üç bin vakanın üzerine çıkarak nisan ayındaki vaka sayılarına geri dönmüş oldu.
Bu şuna benziyor elinizde bir bidonunuz var su doldurmak istiyorsunuz musluktan doldururken bidonun üzerinde açılmış olan ufak bir delikten su boşalıyor.
Biz turizm gelirimiz artsın diye gelen turistin tamamına buyurunuz der ve otellerimizin doluluklarını artırmaya çalışırsak yarın yeni bir dalga ile karşı karşıya kaldığımızda sağlık için ciddi harcama rakamlarına katlanmak zorunda kalabiliriz.
Sadece rakamlara katlanmak değil bozuk psikolojilerle de toplumun genel moralinde ciddi bir bozulma durumu ortaya çıkabilir.