Mısır’da seçilmiş meşru Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin “Katar lehine casusluk yapmak” ithamıyla yargılandığı davada karar açıklandı.

Mursi, müebbet hapse mahkum edilirken altı kişi de idam cezasına çarptırıldı.

Seçilmiş bir devlet başkanının bir başka ülke yetkilileriyle resmi görüşmelerinin casusluk kabul edilmesi dünya hukuk tarihindeki en saçma suçlamalardan biri.

Katar ile ilişkileri Mursi’nin casuslukla yargılanmasına neden oluyorsa İsrail ile ilişkileri yağlı ballı olan Abdulfettah El Sisi’ye ne demeli?

Darbe liderinin diğer Körfez ülkeleriyle ilişkileri nasıl adlandırılacak?

Üstelik “Piramitleri Katar’a sattı” denilen Mursi ne piramitleri ne de ülkenin tek bir karış toprağını sattı.

Abdulfettah El Sisi ise ülkenin en stratejik iki adasını Suudi Arabistan’a verdi.

Davanın uyduruktan olduğunu ve bol keseden verilen cezaların hukuki değil siyasi olduğunu tüm dünya biliyor.

Katar da diğer Körfez ülkeleri gibi darbecilere para yardımında bulunsaydı böyle bir kararın çıkması asla sözkonusu olmazdı.

Mısır’da verilen bu müebbet ve idam cezalarına Batı’dan nasıl bir tepki gelecek?

En iyi ihtimalle kaygılarını ve endişelerini dile getirecekler.

O kadar.

Mısır’a yönelik herhangi bir tehdit veya yaptırım söz konusu dahi olmayacak.

Askeri cuntanın bugüne kadarki ihlallerine sessiz kalmaları ve darbe lideri Abdülfettah El Sisi’nin ayaklarının altına kırmızı halılar sermeleri bundan sonra nasıl davranacaklarını da gayet güzel anlatıyor.

Oysa Türkiye’de milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması gibi halkın kahir ekseriyetinin iradesini yansıtan hukuki ve meşru bir adıma sırf Demirtaş ve arkadaşlarının yargılanmasının önünü açtı diye ateş püskürüyor, tehditler savuruyorlar.

Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Kati Piri, Demirtaş ve HDP’l’ler hapse girerse Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye için vize serbestisini asla onaylamayacağını söyledi.

Mısır’da idama mahkûm edilenlerden ikisi El Cezire çalışanı gazeteciler İbrahim Hilal ve Alâ Seblan.

Batı’nın basın özgürlüğü hassasiyeti bir kez daha sınavda.

Casusluk davasında yargılanan Can Dündar’ın duruşmasına koşanlar bakalım ne yapacak?

Dündar’ı adeta devlet başkanı gibi karşılayanlar idama mahkum edilen Mısırlı gazeteciler için herhangi bir girişimde bulunacaklar mı?

Can Dündar gibi Demirtaş ve teröre destek veren diğer HDP milletvekilleri Türkiye’de hukuk kuralları içerisinde adil bir şekilde yargılanacak.

Buna rağmen Avrupa’da kıyamet kopuyor.

Tehdit içeren açıklamalar birbiri ardına geliyor.

Oysa Mısır’daki davaların hukukla uzaktan ya da yakından ilişkisi yok.

Darbenin en büyük destekçisi ve finansörü Birleşik Arap Emirlikleri.

BAE’nin Müslüman Kardeşler’e düşmanlığı herkesten daha ileri.

Buna rağmen BAE dahi Mısır’daki müebbet ve idam kararlarının saçmalığına tepki göstermek zorunda kaldı.

Abu Dhabi Veliaht Prensi Muhammed Bin Zayed’in akademisyen danışmanı Abdulhalık Abdullah, Mısır mahkemesinden çıkan son kararların siyasi ve intikam amaçlı olduğunu, Müslüman Kardeşler ile aynı görüşü paylaşmayanlar için dahi ikna edici olmadığını söyledi.

Batı’nın Mısır’da insan  hakları ve hukuk konusunda sınav verdiği bir dava da Regeni davası.

Mısır’da polis tarafından işkenceyle katledilen İtalyan öğrenci Giulio Regeni’nin annesi, gerçek katillerin ortaya çıkarılması ve cezalandırılması için Avrupa Birliği Mısır’a baskı yapmazsa oğluna vahşice işkence yapıldığını gösteren 266 fotoğraf karesini yayınlayacağını söyledi.

Acılı anne, kimseye göstermek istemediği fotoğraflar için “Mısır’daki işkencenin ansiklopedisi” benzetmesini yaptı.

Avrupa ülkelerinin Kahire’den büyükelçilerini çekmelerini istedi.

Mısır’da darbe karşıtı doktorların ve gazetecilerin yargılandığı tüm davaların yakından takip edilmesi çağrısında bulundu.

Bakalım Avrupa ülkeleri darbecilerin hukuk ve insan hakları katliamları karşısında nasıl bir tavır sergileyecek?