İşgal güçleri Batı Şeria’da direnişin en önemli kalelerinden sayılan Cenin Kampı’nı Nisan 2002’de kuşatma altına aldı ve çok sayıda askerle ve tankla kampa baskın düzenledi.

El-Aksa İntifadası sırasında gerçekleştirilen baskının amacı çok sayıda eylemci yetiştiren kamptaki direnişin kökünü kazımaktı.

Yaklaşık on gün süren çatışmalarda çoğu sivil 58 Filistinli şehit oldu.

İşgal güçleri hiç beklemediği çetin bir direnişle karşılaşınca kamp sakinlerini direnişçilere karşı canlı kalkan olarak kullandı ve yüzlerce evi yerle bir etti.

Buna rağmen direnişçilerin önceden hazırlandıkları sokak savaşlarında 50 İsrail askeri hayatını kaybetti ve onlarcası da yaralandı.

İşgal ordusu “arı kovanı” olarak nitelediği kamptaki direnişi yok ettiğini öne sürse de Cenin Kampı’nda direniş meşalesi yıllar boyu yanmaya devam etti.

İşgal güçleri Cenin Kampı’na 20 yıl sonra yeniden baskın düzenledi.

Bu kez amacı Tel Aviv’de gerçekleştirdiği eylemle 3 işgalciyi öldüren ve birçoğunu da yaralayan Raad Fethi Hazım’ın babasını gözaltına almaktı.

Fakat başarılı olamadı.

Cenin Kampı sakinleri işgal güçlerine yine direniş gösterdi ve işgal ordusu şehidin ailesinden hiç kimseyi gözaltına alamadan kampı terk etmek zorunda kaldı.

Raad Fethi Hazım, Perşembe akşamı Tel Aviv’in Dizengoff Caddesi'nde gerçekleştirdiği eylemin ardından olay yerinden kaçmayı başarmış ve Yafa’da bir camide sabah namazını kıldıktan sonra çıkışta işgal güçlerince şehit edilmişti.

İşgal güçlerinin teslim olması için yaptığı çağrıya olumsuz cevap veren ve “Çok istiyorsanız gelin siz alın” diyen Fethi Hazım’ın oğlunun şehadet haberini aldıktan sonra evlerinin önünde toplanan kalabalığa hitaben yaptığı konuşma direniş eylemlerinin arkasında direnişçilerin ailelerinin ve Filistin halkının desteği olduğunun göstergesiydi.

Gençlere seslenerek, “İnşallah sizin nesliniz zaferi görecek. Gözleriniz değişimi görecek. Özgürlüğe ve bağımsızlığa kavuşacaksınız. Allah’ın izniyle zafere ulaşacaksınız ve Mescid-i Aksa özgürlüğüne kavuşacak” diyen Fethi Hazım, “zeki ve ahlaklı bir genç” olarak nitelediği oğlundan övgüyle bahsetti.

Filistinliler arasında oğlu gibi kahramanlaşan şehit babasının işgalcilere meydan okuyan tavrının ve direnişe teşvik eden ateşli sözlerinin İsrail için en az eylemci gencin kurşunları kadar korkutucu olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Başbakan Naftali Bennett’in partisinden bir milletvekilinin istifası sonucu yeni bir siyasi krizin eşiğine gelen İsrail, geçen ayın ortalarından bu yana Filistinli direnişçilerin gerçekleştirdiği eylemlerle sarsılıyor.

Gazze cephesinde sükûnet hâkimken Batı Şeria’da, Kudüs’te ve 1948’de işgal edilen topraklarda gerginliğin tırmanması işgalcilere ve işbirlikçilerine birçok şey söylüyor.

Öncelikle Arap ülkeleriyle imzaladığı normalleşme anlaşmalarının İsrail’e arzu ettiği huzur ve güveni sağlamayacağını anlatıyor.

Abbas ve adamlarını daha çok zengin etmekten başka Filistin halkına herhangi bir yararı olmayan “Refah İçin Barış” adlı projenin ve Filistin Yönetimi’yle Batı Şeria’da yürütülen güvenlik koordinasyonunun direnişi durduramayacağını gösteriyor.

Hepsinden öte İsrail’e en güçlü olduğunu zannettiği Tel Aviv gibi kentlerde dahi güvende olmadığını hatırlatıyor.