İran’ın 1 Ekim’de hipersonik füzelerle düzenlediği saldırının ardından İsrailli yetkililer günlerce tehditler savurarak çok ağır bir misillemede bulunacaklarını söylediler.
Örneğin İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, İran’ı hedef alacak saldırılarının “ölümcül, hassas ve şaşırtıcı” olacağını, İran’ın “başına ne geldiğini ve nasıl geldiğini anlayamayacağını” öne sürmüştü.
Gelecek hafta ABD’de yapılacak başkanlık seçiminden önce gerçekleşmesi beklenen o saldırı önceki gün düzenlendi.
Saldırının ardından yapılan açıklamalardan anlaşıldığına göre vuran da vurulan da sonuçtan memnun.
İsrail askerî bölgelere nokta atışı saldırılar düzenlendiğini, İsrail’e saldırıda kullanılan füzelerin üretildiği tesisin ve karadan havaya füze savunma sistemlerinin vurulduğunu, misillemenin başarıyla gerçekleştirildiğini açıklarken İran tarafı ise hava savunma sistemlerinin saldırıya karşılık verdiğini, saldırının püskürtüldüğünü ve önemli bir hasar olmadığını söylüyor.
Amerikalı haber sitesi Axios’un iddiasına göre, İsrail üçüncü bir taraf aracılığıyla saldırıyı İran’a önceden haber vermiş.
ABD de saldırının sınırlı olmasından memnun ve taraflara “misilleme döngüsüne” artık bir son vermeleri çağrısında bulunuyor.
Amerikalı üst düzey bir yetkili, İsrail’i hedefe yönelik, orantılı ve sivillere zarar verme riski düşük bir karşılık vermeye teşvik ettiklerini ve saldırının tam da kendi istedikleri şekilde gerçekleştiğini açıkladı.
İran’ın nükleer tesislerini ve petrol rafinerilerini vuracağı tehdidinde bulunan İsrail’in saldırıyı sınırlı tutmasının birkaç sebebi var.
Birincisi, İsrail kapsamlı bir savaşın İran’a olduğu kadar kendisine de çok büyük zarar vereceğinin farkında.
İkincisi, ABD’nin İran’a yıkıcı bir saldırıya yeşil ışık yakmaması ve saldırıyı sınırlı tutmasına karşılık İsrail’e çok büyük silah yardımında bulunması.
İsrail’e hava savunmasını güçlendirmek için THAAD bataryası ve 100 Amerikan askeri, Netanyahu’nun İran’a düzenlenecek saldırıda nükleer tesislerin ve petrol rafinerilerinin vurulmayacağına dair verdiği söz üzerine gönderildi.
ABD’nin İsrail ve İran arasında kapsamlı bir savaş istememesinin de Washington açısından haklı sebepleri var.
Her şeyden önce kapsamlı bir savaş ABD’nin bölgedeki çıkarlarını, üslerini ve askerlerini tehlikeye atar.
Ayrıca ABD bölgeye yönelik planlarını uygulayabilmek için hâlâ İran’a muhtaç.
“İran korkusu” olmasa Körfez ülkelerine tonla silahı nasıl satacak ve Arapları İsrail’le normalleşmeye nasıl ikna edecek?
Afganistan’ın ve Irak’ın işgallerine destek olan Tahran’ın Suriye’nin ve Yemen’in bölünüp parçalanması planlarına da büyük katkı sağladığı unutulmamalı.
İsrail İran’a düzenlediği saldırıyı sınırlı tutmasının karşılığını aldı.
Şimdi sıra İran’da.
İsrail’e saldırmamak ya da etkisiz bir saldırıyla misilleme dosyasını kapatmak için ABD’den koparacağı tavizler İran’ın tavrını şekillendirecek.
ABD, İsrail ve İran arasındaki “kontrollü gerilimi” sona erdirmeye çabalarken işgal güçleri Gazze Şeridi’nde katliam yapmaya devam ediyor.
Savaşın bölgeye yayılmasını ve birden çok cephede savaşmak zorunda kalacak İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılarını hafifletmesini bekleyenlerin de planlarını gözden geçirmeleri gerekiyor.