Benim fikirlerim:
Temel mantık cemaat veya tarikatları etkisizleştirmek değil, onları İslam’ın çerçevesi içinde tutmak olmalıdır.Cemaatleri ilgi odağı yapan, onları yönetenlerin baş olma hırslarından ziyade siyasi ve sosyal şartlardır. Devleti laikleştirme yerine toplumu laikleştirme politikaları, din karşıtı resmi söylemler, insanların legal yollarla dinlerini öğrenme imkânının ortadan kalkması, devlet kontrolü dışında dini yapılanmalara zemin hazırlamıştır. Din bir ihtiyaçtır, normal yollarla karşılanmadığı takdirde bu ihtiyaç farklı yollarla karşılanacak, bu da farklı ve çoğul din algılarına yol açacaktır.Din tektir, ama onu algı biçimi değişen sosyal şartlara göre değişebilmektedir. Çoğulculuk dini anlama gayreti ile olduğu müddetçe bir rahmettir.Tek bir din anlayışı, hem insan tabiatına, hem toplumdan topluma çağdan çağa değişen kültürel ve sosyal yapıya terstir. Her millet tarihi birikimi ve kültürel kodlarına İslam’ı farklı anlar, arklı yorumlar. Mezhepler dini anlama gayreti ile ortaya çıkmış olmalarına rağmen, toplumların herhangi bir mezhebi seçmeleri tamamen tarihi ve sosyolojik yapılarıyla ilgilidir.
Bu bakımdan İslam’ın her asırda her toplumda onu yorumlayanların tarihi ve kültürel kodlarına bağlı olarak farklı yorumları olacaktır. Nasıl tek tip insan mümkün değilse tek tip bir din anlayışı da mümkün değildir. Toplumsal farklar ister istemez farklı yorumlar ve üsluplar doğurur.Önemli olan bu çoğul İslam’dan rahatsız olmak değil, bu yorumların şiddet, ayrımcılık, meşrep çekişmesi ve siyasal hedeflere basamak yapılmamasıdır. Bir kontrol mekanizması kurulacaksa bunun sadece üç kıstası olabilir, bir; Siyasallaşmamak, iki; şiddeti teşvik etmemek, üç; meşrep veya anlayış farkını kavga ve tefrika aracı haline getirmemek.Orta ve yükseköğretimde daha çok dini bilgi verilmekte, duyarlılık ihmal edilmektedir. Mekanik, duygusuz bir din verilmektedir. Tarikat ve cemaatler bu eksik bırakılan duyarlılığı vermektedir. Bu yönüyle resmi kurumlar ne kadar doğru bilgi verirlerse versinler insanlar bu ihtiyaçları için tarikat veya cemaatlere koşacaklardır.Dini hayatın baskı altına alındığı dönemlerde cemaatler büyük riskler alarak, bu boşluğu dolduran önemli bir misyon yüklenmişlerdir. Dolayısıyla büyük itibar kazanmışlardır. Dinin legal yollarla öğreniminin sağlanması, dini hayatın baskıdan kurtulması ile birlikte bu tip yapılara ilgi de azalacaktır. Bunun için özel bir tedbire gerek yoktur.Cemaatlerin ilgi odağı olmasının nedenlerinden biri de devletin bir dönem dini hayatı baskı altına alması münasebetiyle devlet kurumlarına karşı duyulan güvensizliktir. Hayır yapmak isteyen devlet kurumlarını bu işe mezun görmediği için hayır hasenatını cemaatler yoluyla kullanma cihetine gitmiştir. Geçmişte THK gibi kurumlarda ortaya atılan yolsuzluk iddialarını hatırlayın.Cemaatlerin akredite edilmesi onları sivil toplum kuruluşu olmaktan çıkararak siyasetin parçası haline getirir. Siyasallaşma yollarından biri de budur.Çoğul İslam asrısaadette de vardı yarın da var olacaktır. Büyük sahabiler arasında bile görüş ve öncelik farkları olduğunu unutmamalıyız.
Toplum demokratikleştikçe, dini hayatın önündeki engeller kalktıkça onları radikalleştiren, cihatçı yorumlara yönelten zemin ortadan kalkacak daha barışçı, daha demokrat, daha hoş görülü bir din anlayışı çıkacaktır.Yanlışları törpülemenin yolu cemaatleri yok etmek değil ıslah etmektir. Bunun yolu da eğitimdir. Din doğru öğretilirse insanlar cemaatleri, tarikatları doğru değerlendirme imkânına kavuşur. Yasakçılık radikalleştirir, taraftar kazandırır. Barışçı, demokrat, özgürleştirici bir dil ve ortam kavgacı din anlayışlarını geriletir, terbiye eder, onları topluma daha yararlı bir konuma getirir.Cemaatlerin siyasallaşması sadece baskıcı dönemlere karşı oluşan bir tepkinin sonucu değildir. Partilerin bu yapıları oy deposu olarak görmeleri onlarla oy ve imkân pazarlığına girmeleri onları siyasallaştırmış, her seçimde ilgi odağı haline getirmiştir. Kolektif muhataplık bu yapıları siyasete etki eden önemli aktörler haline getirmiştir. Temel felsefe yok etmek değil, ıslah etmek olmalı, topluma dinde derinleşmenin tek yolunun cemaatler olmadığı alternatif yollar gösterilerek öğretilmelidir. Devlet denetimi başta da ifade ettiğimiz gibi, şiddet, siyasallaşma, meşrep çatışması ve ekonomik yönlerle sınırlı olmalıdır.
NOT: “Bu yazı, AK Parti milletvekili olarak yazılmamıştır. Şahsımın görüşleridir. Yergiler ve övgüler şahsıma yapılmalıdır.”