Türkiye’de özellikle akademi camiasında yaygın olan seküler anlayışın etkisi yadsınamayacak derecede kendini hissettirmektedir diyebiliriz. Özellikle bilimsel olabilmenin yolu seküler olma anlayışından geçtiği için dini inancı olanların bilimsel olamayacağı düşüncesi ağırlığını gizli de olsa korumaktadır.

Volkan Ertit’in yeni çıkan ‘Sekülerleşme Teorisi’ adlı eseri özellikle bilimsel gelişmelerin sekülerleşmeye etkisini ele alan ve dikkate değer tespitler ve değerlendirmeler içeren bir kaynak. [1]

Ortaçağ’da kilisenin sosyal yaşamdan siyasete her alanda kendince var olan doğrularını Hıristiyanlık inancına aitmiş gibi göstermesi bu işin dikkate değer bir yönü. Evrenin merkezinde dünyanın olduğunu, Papa’nın yöneticileri aforoz edebileceğini, Tanrı’nın buyruklarını insanın tek başına anlayamayacağını söyleyen Hristiyanlık inancı değil kilise ve zamanın din adamlarının kendi doğrularıydı ve elbette bunu Hristiyanlık inancına aitmiş gösteriyorlardı.

Yani aslen Kopernik, Batlamyus ve bilimsel gelişmelere imza atan nice isim Hristiyanlık inancının değil de din adamlarının saltanatına son veriyordu. Zamanla her hangi bir dine inanmanın bilimsellikle bağdaşmayacağı anlayışı kilisenin öğretilerinin bilimsel gelişmelerle açığa düşmesi ile meydana geldi. Artık bu durum dünya genelinde bilimsel gelişmelerin dini inançlardan üstün olduğu algısının genelleyici bir şekilde yayılmasına sebep oldu.

Aslında şöyle bir soru sorarak da devam edebiliriz; Bilimsel çalışmalar veya gelişmeler, Hıristiyanlığın veya İslamiyet’in gerçek öğretilerinin hangisini günümüze kadar yanlış olduğunu tam olarak ortaya koyabildi?

Avrupa’da doğma olduğu artık kesin olan kilise inançlarından kurtulma adına kiliseye yapılan saldırıların semavi dinlere genelleştirilmesi ve hepsinin dogmatik değer ve davranışlara sahip olduğunun düşünülmesi en önemli yanlışların başında geliyor. Günümüzde İslamiyet ve onun getirdiği değerlere Batı gözü ile bakabilmenin ve dini dışlayabilmenin bilimsellik olduğunu düşünenlerin aslında bu düşüncede temellerinin ne kadar boş olduğunu görememeleri de farlı bir durum.

[1] Ertit, V.,(2019). Sekülerleşme Teorisi. Liberte Yayınları, Ankara. s, 125.