Düşünüyorum da, 40 yıl evvelinin dünyasına gitsek kimler yeryüzünde yoktu ve yeryüzü onlarsız nasıldı? Merak ediyorum. Ben yoktum mesela. Sonrasında dünyaya gönderildik sanki anne adlı bir melekle. Acılar, sancılar içinde bizi dünyaya getirdi. Sezaryen o zamanlar var mıydı yok muydu bilmem, ama kadınlar bunu bilmezdi en azından. Ben sancı çekmek istemiyorum, karnı yarın da bebeği alın diyemezlerdi. İnsan fıtratı nasıl yaratılmışsa işler öyle giderdi. Sonrasında nasıl oldu bilinmez bir sezaryen furyası başladı. Neredeyse kadınlarımızın hepsi bu furyaya katıldı. Modaydı sanki! Bu arada sezaryenin başımıza neler açabileceği, sadece gerekli hastalarda uygulanması gerekliliği, yani normal sağlıklı bir hamileye değil hasta ve risk altında bir anne ve bebeğe uygulanması gerekliliği unutuldu. Ülkemizde 2013 verilerine göre sezaryenle doğum oranı yüzde 50’yi geçmiş durumda. Dünya ülkeleri arasında ise 3. sıradayız maalesef.

Hiçbir erkek eşinin değil böyle büyük acılar çekmesini istemek tırnağının taşa gelmesini bile istemez elbet, ancak bazı yaratılış gerçeklerinden de kaçamayız. Üstelik artık Allah’a şükür ağrısız normal doğum yöntemleri de bulundu. Normal doğum sezaryen ile doğuma göre daha avantajlıdır üstelik.

Normal doğumda anne daha kısa sürede toparlanıp ağrılarından kurtulur ve normal hayatına geri döner. Bu da bebeği ile daha iyi ilgilenebilmesini sağlar.

Anestezik ilaçlara ve olası yan etkilerine maruz kalınmaz.

Normal doğumda anne ölüm oranları çok daha azdır.

Rahimde kocaman bir kesik meydana gelmez.

Kanama ve enfeksiyon riski çok daha azdır.

Doğum biter bitmez ağrı ve sancılardan kurtulur, sezaryen ile bir hafta ila 10 güne kadar ağrı ve sıkıntı sürebilmektedir. Dediğimiz gibi üstelik şimdilerde ağrısız normal doğum seçenekleri de vardır.

Bebeklerde solunum problemleri daha az görülür, çünkü doğum kanalından geçerken bebeğin akciğerlerine bası uygulanması nedeniyle fazla sıvı dışarı atılır.

Bebek normal doğum kanalından geçerken bu yolda bulunan bazı faydalı bakterileri ağız yolu ile alır ve bu da sağlıklı bir bağışıklık sisteminin ilk basamağı olur.

Normal yolla doğan bebeklerde emme problemleri daha az görülür, bu da daha az ağlayan mutlu bebekler demektir.

Sezaryen geçiren anne daha sonraki doğumlarını normal yoldan yapma şansını büyük ölçüde kaybeder.

Daha sonraki doğumlarında problem yaşama ihtimali çok daha fazladır.

Sezaryen sonrası karın içi rahimde oluşabilecek yapışıklıklara bağlı olarak kısırlık ihtimali daha çok artar.

Akciğerlere pıhtı ihtimali normal doğuma göre fazladır.

Görüldüğü gibi sezaryen ancak anne ve bebek risk altında ise ve tıbbi bir gereklilik varsa bu saydığımız riskleri alıp gerçekleştirilebilecek bir büyük ameliyattır. Bunun dışında kesinlikle normal doğumun tercih edilmesi gerekir. Bazı durumlarda yaratılışa müdahale etmek başımıza ciddi problemler açabilir. Sonuçlar çok üzücü olabilir.

Tüm güzel annelerimize yürek dolusu sevgi ve saygılar…