Avusturya’nın muhafazakâr Hristiyan hükümeti, Türkiye’nin maaşını ödediği 60 imamı ve ailelerini sınır dışı etme ve 7 camiyi kapatma kararı aldı. Avusturya İçişleri Bakanı Herbert Kickl, bu kararla birlikte 150’ye yakın kişinin Avusturya’daki oturma iznini kaybedebileceğini ilan etti.
Yine bir açıklama yapan Avusturya Başbakan Sebastian Kurz, kararın başkent Viyana’da ağırlıkla Türk cemaatin gittiği bir camide asker kamuflajlı öğrencilerin sergilediği “Çanakkale Şehitlerini Anma” oyunu nedeniyle alındığını açıkladı. Avusturya’da yayınlanan Falter dergisi bu fotoğraflara yer vermiş, fotoğraflarda çocukların üzerleri Türk bayraklarıyla örtülü şekilde yerde yattıkları görülen bir tiyatro oyununa ait olduğu açıkça ortada olmasına rağmen Kurz hükümetinin bahanesi olmayı başardı.
Bu Cami, Avusturya Türk İslam Kültür ve Sosyal Yardımlaşma Birliği’ne (ATIB) bağlı, tıpkı diğer Türk cemaat camileri gibi. ATIB, Diyanet İşleri Türk-İslam Birliği’ne (DİTİB) bağlı olarak faaliyet gösteriyor ki DİTİB zaten Avrupa genelinde Türkiye’den Avrupa’ya göç etmiş insanımızın ibadet ihtiyaçlarını çözmek için kontrollü bir şekilde yapılmasını sağlıyor.
Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı Avusturya hükümetinin bu adımını kınadı. Yapılan yazılı açıklamada “Avusturya Şansölyesi Sebastian Kurz’un, ülkemiz tarafından Avusturya’ya gönderilen ve Avusturya-Türk İslam Birliği’ne (ATİB) bağlı olarak görev yapan din görevlilerimize oturum izni verilmeyeceğini ve Türk toplumuna ait bir cami dahil yedi caminin kapatılacağını açıklamasını esefle karşılıyoruz. Başta Şansölye Kurz olmak üzere Avusturyalı siyasetçilerin, ırkçılıkla, İslam ve yabancı düşmanlığıyla ve aşırı sağın yükselişiyle mücadele etmek yerine bu endişe verici gelişmelerden siyasi çıkar elde etmeye çalışmalarını kınıyoruz.” denildi. Ayrıca açıklamada bu kararın Avusturya Türk toplumunun uyumu yönündeki gayretlere de hizmet etmeyeceği de belirtildi.
Avusturyanın popülist bir karar aldığı açıkça ortada duruyor. Bu kararı desteklediğini ilan eden Avrupa ülkeleri de bir bir ortaya çıkmaya başladılar. İtalya bunların başını çekti. Muhtemelen bazı Avrupa ülkeleri de bu yönde adımlar atacaklardır.
Avusturya’nın sudan bahanelerle yedi camiyi kapatması ve imamları sınır dışı etmesi, bu ülkedeki İslam karşıtı ırkçı ve ayrımcı popülist dalganın sonuçlarından biridir. Amaç, Müslüman toplulukları ötekileştirerek siyasi kazanımlar elde etmektir. Zaten sıkışmış olan Avrupa siyaseti ırkçı, şovenist ve İslamofobik bir söylemle küllerinden doğmaya çalışmaktadır. Lakin bu bir doğuş değil yeni bir hilal haç mücadelesi de doğurabilir.
Avusturya hükümetinin ideolojik tutumu evrensel hukuk normlarına, toplumsal uyum politikalarına, azınlık hukukuna ve bir arada yaşama ahlakına da aykırıdır. İslam karşıtlığının ve ırkçılığın bu şekilde normalleştirilmesi ve sıradanlaştırılması kesin olarak reddedilmelidir. Avrupa bunu açık yüreklilikle reddedebilmelidir. Her konuda sokağa çıkanlar bu konuda da seslerini yükseltebilmeliler. Buna Türkiye’de ki sivil toplum kuruluşları öncülük edebilmeliler. Her konuda açıklamalar yapanların suskunlukla olayı seyretmeleri kabul edilemez.
Avusturya hükümetinin ideolojik tutumu evrensel hukuk normlarına, toplumsal uyum politikalarına, azınlık hukukuna ve bir arada yaşama ahlakına aykırıdır. Ama en büyük ahlaksızlık buna sessiz kalmaktır. Cami kapatılması Avrupa için yeni bir turnusol kağıdı mesabesindedir. İslam karşıtlığının ve ırkçılığın bu şekilde normalleştirilmesi ve sıradanlaştırılması kesin olarak reddedilmelidir.