Sizce umudun tarifi nedir?
Hani bazen bir fotoğraf karesi, bazen bir yazı, bazen bir söz, bazen bir duruş, bazen bir gülümseme, bazen bir kitap, bazen bir aksiyon, bazen de bir film içinize umut olur dolar ya.
Gözünüz parlar, kalbiniz farklı atmaya başlar, içiniz sevinçle dolar, yaşama sevinciniz artar.
İşte umut böyle birşey.
Olumsuz olaylar ve gelişmeler insanın umudunu kırarken; olumlu tablolar umuda umut katar.
Bu manada olumlu olanı çoğaltmak ve yaygınlaştırmak gerek.
Umut ancak bu şekilde yaşar; insanı ancak bu şekilde yaşatır.
İnsana dair her türlü olumlu gelişme bizi umutlandırıyor.
İnsanlığın hızla, bile isteye değersizleşme ve hiçleşme uçurumuna doğru gittiği bir demde, insana hak ettiği değeri verecek olana yönelmesi bizi umutlandırıyor.
Gençlerin, kendilerine kötülüğü telkin eden tüm ayartmalara rağmen iyiliğe yönelmesi umudumuza umut katıyor.
Genç kelimesinin Farsça’da hazine manasına geldiği malumunuzdur. Kelimenin anlamı ile kelimenin işaret ettiği şey arasında güçlü bir bağ var.
Gençlik çağı; insan ömrünün hazine değerindeki en önemli kesitidir. Bunun farkında olan bir genç ancak bu hazineden istifade edebilir.
İslam’ı yaşayan, kendi dilini ve kültürünü muhafaza etmek gibi bir gayret içerisinde olan Müslüman bir genç farkındalık bilincine sahip bir gençtir.
Hele de bunu Avrupa gibi farklı din, dil ve kültürel ortama sahip coğrafyada yapıyor ise yapılan işin ve ortaya konan çabanın değeri daha da artıyor.
Geçtiğimiz pazar günü gözümüze ilişen bir fotoğraf karesi umutlandırdı bizleri.
İslam Toplumu Milli Görüş (IGMG) teşkilatlarının Almanya’nın Köln şehrindeki Fatih Camii’nde sabah namazında bin gençle bir araya gelmesini resmeden fotoğraf karesiydi bu.
Başka ülke ve bölgelerde de yapılan bu çalışma Avrupa’daki varlığımız açısından umut verici bir durum olarak okunmalıdır.
Camilerimizin yalnızca Cuma ve bayram namazlarında dolduğu, cami cemaati denildiğinde genelde yaşlıların anlaşıldığı, gençlerin deizm, nihilizm ve ateizm kıskacında kaybolduğu haberlerinin arttığı bir zamanda böyle bir etkinlikle, sabah namazında gençlerin bir araya gelmesi, aynı duygu ve dualarda gençlerin buluşması sevindirici bir tablodur.
Avrupa’da yaşayan Müslümanların varlığı, kendi dinlerini yaşaması ve yaşatabilmesi ancak böyle bir yönelimle vücut bulabilir.
Yaşadıkları coğrafyaya uyumu önemseyen ve bu doğrultuda gayret eden, aidiyet bilinci gelişmiş, kendi değer yargılarını unutmamış ve asimile olmamış bir gençlikten söz ediyoruz.
Bu etkinliğin Almanya’da, Avrupa’da olması takdiri ve umudu daha da artırıyor.
Hem de her türlü özgürlüğe sahip, hiçbir kısıtlamanın olmadığı bir ortam ve zamanda, secdeye yönelen, Rabbine dönen, ellerini duaya açan genç hazine değerinde bir gençtir.
İnsana duyarlı, çevreye karşı hassas, sosyal sorumluluk bilinci yüksek böyle bir genç Avrupa için de büyük bir kazanımdır.
Böyle bir tablo karşısında insan umutla dolmaz da ne olur?!