Açacağım üç alan da nesil güvenliği için çok kritik öneme sahip.

CİNSEL İSTİSMAR

Çocukların maruz kaldıkları taciz, tecavüz vakaları yüreğimizi parçalıyor.

Bu eylem çocuklara cinayetten daha derin acılar yaşatmakta ve telafisi mümkün olmayan derin yaralar açmaktadır.

Toplum teyakkuzda! Vaka sayılarının giderek daha görünür hale gelmesi toplumda bir farkındalık oluşturdu. Vatandaş adi suçlulara verilen cezaları yeterli ve caydırıcı bulmuyor. Ben de şahsen bu kitlenin içindeyim.

Küçücük bir yavruya bu acıları yaşatanların yaşama hakkı olmamalı. O nedenle ben de toplumun büyük kesimi gibi “İDAM!” diyorum.

Eğer idam uygulamaya konulmazsa şu 3 yöntemde ısrarcıyım;

1-Ağırlaştırılmış müebbet hapsi (azap içerisinde F tipi odalarda ecellerini beklemeleri gerekir).

2-Kimyasal kastrasyon(kimyasal hadım) uygulaması yapılmalıdır.

3-Kamuoyuna afişe etmek gereklidir.

Tüm bu yöntemler acilen hayata geçirilmeli ve artık bu fiillerin önüne geçilmesi için uygulamanın da takipçisi olmalıyız.

İktidar toplumdan gelen seslerin duydu ve harekete geçti. Altı bakandan oluşan komisyon kuruldu, amaç çocukların daha etkin korunması. Bakan Bekir Bozdağ “12 yaşını doldurmamış olan çocuklarımıza dönük suçlarla ilgili ayrı cezai yaptırımlar gelecek” dedi. Çıkacak kararları sabırsızlıkla beklemekteyiz.

İşlenen suçların cezası hak ettiğince verilmeli ve vakaların önüne geçmek için de bazı hususi tedbirleri konuşmalıyız.

Çocukları cinsel istismardan korumak için ailelerin dikkat etmesi gereken hususlar var. Bu konuda anne-babalar araştırmalı, okumalı ve ebeveynlerin tercih ettikleri yönde bir dizi önleyici tedbir almaları ve çocuklarına eğitim vermeleri gerekir.

Medyaya da iş düşüyor. Haber metinlerinde, işlenen adi vakanın detaylı aktarımı problemli ve hastalıklı zihinlerde uyarıcı etki yapmaktadır. Dolayısiyle medya etiği kapsamında bu konu tekrar gözden geçirilmelidir. Bu açıdan üst mercilere iş düşmektedir.

UYUŞTURUCU-BAĞIMLILIK

Konu çok kapsamlı ve girift. Pek çok bağlamı var. Siyaset kurumu, medya, STK ve toplum olarak bu konuya çok çalışmalı ve gerekeni en acilinden hayata geçirmeliyiz.

TARIM VE HAYVANCILIKTA REFORM

Beslenme çocuklarımızın bedensel, zihni ve ruhsal gelişimleri için en kritik husustur.

Neslimizin bedeninin direngen olması için çocuklarımıza yedirdiklerimizin ‘sağlıklı’ olması gerekir.

Neslimizin zihninin açık olması için çocuklarımıza yedirdiklerimizin genetiğiyle oynanmamış olması gerekir.

Yavrularımızın ahlaklı ve temiz yürekli olması için çocuklarımıza yedirdiklerimizin ‘helal’ olması gerekir.

Bu hedefleri gerçekleştirmede ailenin tutumları önemlidir ancak en stratejik görev devlet politikalarına düşmektedir.

Devlet yerli dinamikleri maksimum seviyede harekete geçirerek, vatandaşına sağlıklı besini sağlamak yükümlülüğündedir.

Tarım ve hayvancılık alanlarının bir de devletin bağımsızlığı hususunda stratejik bir konumu vardır.

Bir devlet beslenme konusunda ne kadar kendi içine yeterli olabiliyorsa o ölçüde ‘bağımsızdır’.

Daha fazla bağımsızlık için, zincirleri ve prangaları koparma adına ilgili bakanlığa çok iş düşüyor.

Bağımsızlığı için kanını feda etmekten çekinmeyen bu Milleti, beslenme alanında da dışa bağımlılıktan kurtaralım. Kurtulalım!